Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/9043 E. 2017/11419 K. 25.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9043
KARAR NO : 2017/11419
KARAR TARİHİ : 25.09.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Borçlu vekili, İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; takip dayanağı ilamda müvekkili kendisini vekil ile temsil ettirdiği halde icra emrinin asile tebliğe çıkarıldığını, vekil yerine asile tebliğ yapılmasının yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek icra emrinin iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi üzerine; hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 26. maddesinde; “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
HMK’nun 73, 81, 82, 83; Avukatlık Kanunu’nun 41; Tebligat Kanunu’nun 11. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunludur. Anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlar, takibin kesinleşmesi ve devamı işlemlerde vekile yapılan tebliğ tarihi esas alınır.
Ne var ki, vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz. Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu’nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280). Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur.
Somut olayda takip konusu ilamda borçlunun vekille temsil edildiği, yani vekili bulunduğu halde icra emrinin vekil yerine asile 11.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafça asile yapılan tebligatın usulsüz olduğu ileri sürülerek icra emrinin iptalinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; Mahkemece, vekile icra emri tebliği yapılmasına karar verilmesi gerekirken asile yapılan icra emri tebliğ işleminin iptaline karar verilemeyeceği gözardı edilerek ve talep aşılarak takibin iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.