Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/8341 E. 2017/10507 K. 12.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8341
KARAR NO : 2017/10507
KARAR TARİHİ : 12.09.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR

Davacı 3.kişi vekili, 14.11.2011 tarihinde müvekkilinin işyerinde haciz yapıldığını, haciz ve muhafaza yapılmaması için alacaklıya ödenmemek koşuluyla dosyaya 34.750,00 TL. yatırıldığını, ancak bu paranın 16.11.2011 tarihli müdürlük kararıyla talep eden alacaklıya ödendiğini ileri sürerek 16.11.2011 günlü icra memuru işleminin iptal edilerek paranın icra dosyasına iade edilmesini ve 14.11.2011 günlü haciz işleminin İİK’nun 99. maddesine göre yapılmış sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda haczin İİK’nun 97. maddesine göre yapılmasına karşın haciz sırasında borcu karşılar mahiyette ödeme yapılması nedeniyle haciz ve muhafaza işleminden vazgeçildiği, haciz sırasında haciz ve muhafazanın önüne geçebilmek amacıyla 3.kişi tarafından ödenen bedelin İİK’nun 361. maddesine göre iade koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2013/261E- 2014/9988K . sayılı ilamı ile “Davacı 3.kişi 14.11.2011 günlü haciz tutanağı içeriğine göre haciz baskısı altında muhafaza işleminin yapılmasını önlemek amacı ile yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesini, kendilerine yediemin olarak tekrar geri verilmesini talep ederek dosya borcunun tamamını haciz sırasında ödemiştir. Bu durumda, iradi olarak borcun ödenmesinden bahsedilmesi mümkün değildir. Bu koşullarda haczin yatırılan paraya ilişkin olduğu ve istihkak davasının açılabileceği de Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulaması ile kabul edilmektedir. (H.G.K. 9.4.2014 tarih 2013/17-770-2014/505 sayılı ilamı)
Bu nedenlerle ortada geçerli bir haczin (para haczinin) varlığının kabulü ile işin esasına girilerek toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerektiği dikkate alınmadan borcun ödendiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve davacı 3. kişi şirket ile davalı borçlu şirket arasında organik bağ bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Bozma sonrası davalı alacaklı vekilince ibraz edilen 22.12.2014 tarihli dilekçe ile; Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen İzmir 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/232 Esas- 2012/399 Karar sayılı dosyasının tarafları,konusu ve dava sebebinin aynı olması sebebiyle eldeki dosya yönünden kesin hüküm oluşturduğu ileri sürülmüştür.01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda kesin hüküm 303. maddede ayrıntılı olarak yeniden düzenlenmiş ve 114/i bendinde dava şartları arasında sayılmıştır.
Bu durumda mahkemece eldeki dava ile İzmir 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/232 Esas 2012/399 Karar sayılı dosyası birlikte incelenerek tarafları, konusu ve dayanılan nedenlerin aynı olup olmadığı, İzmir 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/232 Esas sayılı dosyasındaki kesinleşen kararın eldeki dava için kesin hüküm teşkil edip etmediği öncelikle değerlendirilerek kesin hüküm itirazı sonuca bağlandıktan sonra yargılamaya devam edip işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, ileri sürülmesine rağmen kesin hüküm itirazı konusunda bir karar verilmemesi ve nihai kararın gerekçesinde de bir değerlendirme yapılmamış olması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 12.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.