Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/8195 E. 2017/11800 K. 28.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8195
KARAR NO : 2017/11800
KARAR TARİHİ : 28.09.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı alacaklı vekili, otel inşaatına hacze gidildiğini, haciz yerinde borçlu şirketin ofisinin olduğunu, haciz de hazır bulunan borçlu şirket çalışanının oteli kendilerinin inşaa ettiğini beyan etmesi üzerine haciz yapıldığını, mahcuzların borçlu şirkete ait olduğunu belirterek davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı üçüncü kişi vekili, borçlu ile aralarında yaptıkları sözleşmeye göre işin 15.6.2012 Tarihinde teslim edilmesi gerektiğini, turizm acenteleri ile karşı karşıya kalmamak için bazı firmalara borçlunun yapması gereken işleri yaptırdığını, sözleşmeye göre belirlenen tüm ödemeyi borçluya yaptıklarını, oteli teslim aldıklarını, otel içerisinde otele monte edilen ve otelin ayrılmaz parçası olan mahcuzların otelin mütemmim cüzü olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, haciz yapılan otelin borçlu ile davalı 3. kişi arasında akdedilen 02/01/2012 tarihli “Anahtar Teslimi Götürü Sözleşmesi” kapsamında borçlu tarafından inşaa edildiği, davalılar arasında bu sözleşme dışında başkaca hukuki ve fiili bağlantının bulunmadığı, borçlu ile 3. kişi arasında inşaat sözleşmesi nedeniyle husumet oluştuğu, mülkiyet karinesi 3. kişi lehine olup karinenin aksini ispatla yükümlü olan alacaklı tarafından bu karinenin aksini ispata yarar delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı alacaklı vekili ve davalı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nun 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2-Davalı üçüncü kişi vekilinin tazminat istemine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davalı alacaklı tarafından, tazminat talebinde bulunulmuş olmakla birlikte bu taleple ilgili olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemiştir. Oysa, HMK’nun 297. maddesinde, hükmün hangi hususları kapsayacağı sayılmış olup, anılan maddenin 2. fıkrasında, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Bu itibarla, davalı üçüncü kişinin tazminata ilişkin talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle, davalı üçüncü kişi vekilinin tazminat talebine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK’nun 366. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 28.9.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.