Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/7780 E. 2015/12151 K. 01.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7780
KARAR NO : 2015/12151
KARAR TARİHİ : 01.06.2015

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

…… ve müşterekleri ile dahili davacı…….. ile Hazine ve ……. Defderdarlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair…… Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 04.04.2013 gün ve 42/204 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili ile kayyım vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, müvekkillerinin 1978 ada, 1 parselde kayıtlı taşınmazın malikleri olduğunu, taşınmazın kendilerine iskanen verildiğini, daha sonra tapulama ve kadastro çalışmaları sırasında tescil edildiğini, müvekkillerinin kim olduğunu bilmediği… ve …..’in de tapu kütüğünün malik hanesine yazıldığını, adı geçen şahısların meçhul şahıslar olduğunu, bu nedenle tapu kütüğünün gerçeği yansıtmadığını, davacıların ve murislerinin taşınmazı yirmi yıl süreyle malik sıfatıyla, nizasız ve fasılasız kullandığını açıklayarak,… ve …. adına kayıtlı payların iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili ile kayyım vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacılar yararına TMK’nun 713/2. maddesinde öngörülen kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 1978 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazda tapu malikleri …ve .. adına olan tapudaki 3/24’er hissenin tapusunun iptali ile diğer tapu malikleri davacılar……., ….. ve….. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili ile kayyım vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nun 713/2. fıkrasında yer alan; “ …maliki tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan …” hukuki sebebine dayalı olarak TMK’nun 713/1-2. fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK’nun 713/2. maddesindeki
düzenlemelerdir. Anılan maddede, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir.
Kanunun açık hükmü dikkate alındığında, tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olmasıdır. (Yargıtay HGK’nın 10.04.1991 tarih 1991/8-51 Esas, 194 Karar ve 15.04.2011 tarih 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları).
Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekir. Ayrıca “tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması” gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilir. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan malik, tanınmayan, hatırlanmayan, adresi tespit edilemeyen, kendilerine tebligat yapılamayan, mirasçıları belirlenemeyen, uzun yıllar önce ölmüş ya da taşınmış bir şahıs değildir.
Somut olaya gelince; dava konusu 1978 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapu kaydı, tapulama tutanağı, Kadastro Komisyonu kararı ve vergi kaydının incelenmesinde; taşınmazın 17.06.1941 tarihinde tesis kadastrosuyla 3/24’er pay olarak … ve.. adına tescil edildiği, diğer payların ise davacıların murislerinin adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Gerek taşınmazın dayanağı olan 12.07.1931 tarih 19 sıra nolu tapu kaydı, gerekse 11.08.1941 tarihli Komisyon kararı incelendiğinde; taşınmazın edinme biçimi ile intikal şeklinin murislerin isim ve ölüm tarihleri de belirtilmek suretiyle ayrıntılı olarak yazılı olduğu ve kayıt maliklerine de ne şekilde intikal ettiğinin açıkça belirtildiği görülmektedir.
Hal böyle olunca; tapu kaydı, tedavül kayıtları, tapulama tutanağındaki açıklamalara göre, kayıt malikleri … ve …tanınan ve bilinen kişi olup, TMK’nun 713/2. maddesinde yazılı koşulların gerçekleştiğini kabule olanak bulunmamaktadır. Mahkemece, bu hususlar dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle kayıt malikinin bilinmeyen kişi olduğundan hareketle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalı Hazine vekili ile kayyım vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 01.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.