Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/7537 E. 2015/9760 K. 30.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7537
KARAR NO : 2015/9760
KARAR TARİHİ : 30.04.2015

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Yargılamanın iadesi talebi

… ile… aralarındaki yargılamanın iadesi talebi davasının reddine dair Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 03.05.2014 gün ve 73/279 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi iadei muhakeme talebinde bulunan davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, tapu kütüğünde vekil edeni adına kayıtlı taşınmazların, harici satışa konu edilerek, hileli yollarla kısa sürede hükmen 3. kişiler adına tescilinin sağlandığını, olayla ilgili olarak …. Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu açıklayarak, vekil edeni adına kayıtlı 285 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki hissenin iptali ile davalı adına tesciline ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.05.2013 gün, 2013/343 Esas ve 2013/244 Karar sayılı, 20.05.2013 tarihinde kesinleşen hükmünün, 6100 sayılı HMK’nun 375/1-h bendinde yazılı nedenlerle yargılamanın yenilenmesi yoluyla ortadan kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili, yargılamanın iadesi talebinde bulunan davacının iddialarının asılsız olduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; yargılamanın iadesi talep edilen tapu iptali ve tescil davasında sahteliği iddia olunmayan vekaletname ile davalı vekiline davayı kabul yetkisi verildiği ve kabul beyanına dayanılarak davanın kabulüne karar verildiği, HMK’nın 375. maddesinde belirtilen yargılamanın iadesi sebeplerinden herhangi birisinin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, HUMK’nun 445/7. bendinde (6100 sayılı HMK’nun 375/1-h) yer alan “lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması” hukuki nedenine dayalı yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, yargılamanın iadesine konu davaya benzer şekilde aleyhinde sonuçlanmış birçok davanın bulunduğunu, kendi vekili, davacı asıllar ve dava dışı 3. kişilerin de katılımı ile tapuda adına hisseli olarak kayıtlı bulunan taşınmazlardan 3.kişilere haricen hisse satışı yapılmış gibi gösterilerek aleyhine hüküm oluşturulduğunu, bu şekilde hile ve dolandırıcılık eylemleriyle zarara uğratıldığını ileri sürmektedir.
Dosya arasındaki belgelere göre; eldeki davanın davalısı …. vekili Av. …. tarafından, 285 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 300/12750 hissenin haricen satın alındığı belirtilerek tapu kaydının iptali ve tescili için Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, davalı (yargılamanın iadesi isteminde bulunan davacı) vekilinin davayı kabul etmesi üzerine aynı tarihte davanın kabulüne karar verildiği, aynı tarihte gerekçeli kararın davacı ve davalı vekillerine tebliğ edildiği adı geçenlerin hükmün temyizinden feragat ettiklerini bildirmesinden sonra Mahkemece verilen kabul kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; HUMK’nun 445/7. bendine göre, lehine karar verilen tarafın veya vekilinin, hükme etkisi olan diğer bir hile (ve hud’a) kullanmış olması yargılamanın iadesi sebebidir. Hile; gerçekte var olan olayların bilerek gizlenmesi veya gerçek dışı olaylara (vakıalara) mal etmek suretiyle diğer tarafın aldatılması (iğfal edilmesi)’dır. Hükmü etkileyen hile ve hud’anın (hud’anın sözlük anlamı: Aldatma, oyun, hile, desise, dalavere, tertip, düzen) her olayın gelişim biçimine göre takdiri tamamen hakime aittir.
Olayların gösterdiği gelişmelere göre hükme etkili olan ve yargıyı yanılgıya götüren tüm olayların hile sayıldığı kabul edilmektedir. Maddedeki hilenin diğer Kanunlardaki hileden ayrı olarak daha geniş bir anlamda hükme etki eden pek çok fiil ve hareketlerin hile şeklinde nitelendirilmesi ve olayların gelişimine göre ne gibi hallerin hile teşkil edebileceğinin hakim tarafından takdiri gerekmektedir. Hakim bir taraftan bu inceleme ve araştırmayı yaparken, öte yandan özellikle Türk Borçlar Kanununda düzenlenen hilenin unsurlarına bağlı kalmaksızın ne gibi ifade ve eylemlerin yargılamanın yenilenmesini gerekli kılacağını değerlendirmesi gerekecektir.
Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada kabul edilen görüşlere göre, HUMK.nun 445/7.bendinde öngörülen hileli davranış olumlu (aktif) bir eylem biçiminde olabileceği gibi, kaçınma ve susma gibi pasif (hareketsizlik) bir şekilde de ortaya çıkabilir. HUMK 445/7. bendinde ifadesini bulan hile ve hud’a sayıldıkları için yargılamanın idesi sebebi teşkil eden haller arasında; hüküm verilen tarafın karşı taraf vekili ile gizlice anlaşma yoluna gitmesi, karşı tarafın açık adresi bilindiği halde, dava dilekçesinde ilgisi olmayan başka bir adresin gösterilmesi gibi davranışları saymak mümkündür. Bütün sorun bu hilenin hükmü etkilemiş olup olmadığını tespite, gerek olumlu ve gerekse olumsuz davranışın bilerek yapılıp yapılmadığını belirlemekte toplanmaktadır. (KURU, Baki; Hukuk Muhakameleri Usulü, Altıncı Baskı, Cilt V, İstanbul 2001, s. 5208- 5218)
Öte yandan; davacı delil listesi sunmuş ve delilleri arasında hile ve dolandırıcılık yaptıklarını iddia ettiği kişiler hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığına görevi kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından suç duyurusunda bulunduğu ve 2014/984 Hazırlık numarası ile soruşturmanın devam ettiğini bildirmiştir. Davacı, soruşturma yanında başkaca delillere de dayanmıştır. Hile iddiası açıklandığı üzere her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Kaldı ki; hilenin bir Ceza Mahkemesi kararı ile tespit edilmiş olması gerekli olmasa da, hile teşkil eden olayla ilgili olarak Ceza Mahkemesi’nde dava açılmış ise, verilecek mahkumiyet kararı maddi olay bakımından Hukuk Hakimini bağlayacaktır. (6098 sy. TBK m.74) O halde; somut olay bakımından; …. Cumhuriyet Başsavcılığı 2014/987 Hazırlık numarası üzerinden devam eden soruşturmanın sonucunda kamu davası açılması ve mahkumiyet kararı verilmesi durumunda verilen kararın eldeki davayı etkileme durumu da mevcuttur.
Bu nedenle, Mahkemece, …. Cumhuriyet Başsavclığının 2014/977 Hazırlık sayılı soruşturması üzerinden devam ettiği anlaşılan evrakların getirilip incelenmesi, bekletici sorun yapılmasının gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi (HMK m.165), bekletici sorun yapılması ve hazırlık soruşturması sonucunda kamu dava açılması halinde Ceza Mahkemesi sonucunun beklenilmesinin düşünülmesi ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken; eksik araştırma inceleme sonucunda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan, kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde iadei muhakeme talebinde bulunan davalı Osman’a iadesine, 30.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.