Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/7532 E. 2015/12939 K. 11.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7532
KARAR NO : 2015/12939
KARAR TARİHİ : 11.06.2015

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

…. ve müşterekleri ile….. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ……. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 11.09.2012 gün ve 29/200 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, asıl ve birleşen dava dilekçeleri ile 03.12.2013 tarihli dilekçesi kapsamına göre TMK’nun 713/2 maddesine dayalı olarak, dava konusu 389 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına kayıtlı tapusunun iptali ile, vekil edenleri ile davalılardan… …,…. ve ….. adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar vekili, tapulu taşınmazların TMK’nun 713. maddesi uyarınca kazanılmasının mümkün olmadığını ve haricen satışın geçersiz olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş; diğer davalılar bir savunma getirmemiştir.
Mahkemece, davacıların tapu maliklerinin ölümünden doğan zilyetlik nedenine değil, harici satım sözleşmesi ve zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, tapulu taşınmazların haricen satışı geçerli olmadığı ve hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağından TMK’nun 713/2 maddesinde öngörülen olağanüstü zamanaşımı koşulları oluşmadığı gerekçeleriyle asıl dava ve birleşen davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesine imkan tanıyan TMK’nun 713/2. fıkrasında yer alan üç halden biri olan “…ölmüş…” ibaresi , “Anayasa Mahkemesi’nin 17.03.2011 tarih ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptal edilmişse de; Dairenin sapma göstermeyen uygulamalarında, Anayasa Mahkemesi’nce yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.02.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğu kabul edilmektedir.
Bundan ayrı, söz konusu harici satış senetleri sadece tapulu taşınmazın satın alındığı tarihten itibaren kural olarak satın alan kişi veya kişilerin zilyetliğinin hangi tarihte başladığı bakımından kabul edilebilir. Bunun dışında tapulu taşınmazların TMK’nun 706, TBK’nun
237, 2644 sayılı TK’nun 26. maddesi gereğince alım ve satımları resmi şekilde yapılmadığı sürece mülkiyet bakımından hukuken geçerli bir sonuç doğurmayıp, alıcıya herhangi bir hak bahşetmez, TMK’nun 713/1. maddesine dayalı istek hakkında da hiç şüphesiz olumlu bir sonuç doğurmaz. Yani, tapulu taşınmazların kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesi mümkün değildir. Bunun istisnasını TMK’nun 713/2. fıkrasında yer alan hukuki sebeplere dayalı olarak açılan davalar oluşturmaktadır.
Somut olaya gelince; dava konusu 389 parsel sayılı taşınmazın, 03.10.1955 tarihinde yapılan kadastro çalışmalarında Mart 948 tarih 80-79 sayılı tapu kaydına istinaden ”zilyetleri … .., … , …,… ve… adlarına hisseleri oranında” tespit edildiği; tutanağın itirazsız olarak kesinleşmesiyle …., ……. …,…..,… .. ve … …. adılarına 13.01.1957 tarihinde paylı olarak tapuya tescil edildiği, kayıt maliklerinden ……’ın 25.08.1957, ……’ın 9.1.1959,…..’nın 5.6.1968….’nın ise 4.5.1957 tarihinde öldükleri ve tapu kaydındaki hisselerinin mirasçılarına intikal ettirilmediği görülmüştür.
Bu açıklamalar karşısında; davada TMK’nun 713/2. maddesinde yer alan “ölüm” sebebine dayanıldığı ve harici satış senetlerinin sadece zilyetliğin başlangıç tarihine işaret ettiği göz önünde bulundurularak, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlık hatalı nitelendirilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.