Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/6757 E. 2015/12849 K. 10.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6757
KARAR NO : 2015/12849
KARAR TARİHİ : 10.06.2015

MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

……………… ile …….. ve …. aralarındaki istihkak davasının kabulüne dair …… Hukuk Mahkemesi’nden verilen 13.01.2015 gün ve 7/2 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 02.06.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Av…… ve karşı taraftan davacı vekili Av…….. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı üçüncü kişi vekili…….. İcra Müdürlüğü’nün 2008/12694 sayılı takip dosyasında yazılan talimat uyarınca, … İcra Müdürlüğü’nün 2008/396 sayılı talimat dosyasında yapılan 09.12.2010 günlü hacze konu menkullerin davacı üçüncü kişiye ait olduğunu, mahcuzların ve haciz adresindeki fabrikanın borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, taşınmazın 12.05.2010’da satın alındığını, mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına gerçekleştiğini belirterek, istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, haciz adresinin borçluya ait olup, daha önceden aynı yerde haciz işlemlerinin yapıldığını, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına ve üçüncü kişinin ispat yükü altında olduğunu, borçlu ve davacı şirketin birlikte muvazaalı işlemler yaptıklarını ve aynı işçilerle çalıştıklarını, hacizde borçluya ait bir belgenin ve alacaklı firma tarafından borçlu için yapılan elektrik tesisatı ve donanımının görüldüğünü, işletmeyi devralan üçüncü kişinin işletmenin borçlarından sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddine ve tazminata karar verilmesini savunmuştur.
Davalı borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; dava konusu haciz adresinde ödeme emrinin tebliğ edilmediği, üçüncü kişinin burada doğrudan ….’nden tapudan ferağ alınmak ve
12.05.2010’de tahsis sözleşmesi imzalanmak suretiyle faaliyete başladığı, dosya içine getirtilen evrakların ve tanık anlatımlarının bunu doğruladığı, borçlunun aynı yerde seramik üretim işini yaptığı, ancak …’ne borçları nedeni ile elektrik, su, doğalgazın kesilmesi üzerine, 2008 yılı Kasım ayında faaliyetine son verdiği, 17.06.2009’da ….’ne taşınmazın iade edildiği, borçlu ve üçüncü kişi şirket arasında organik bağ bulunmadığı, mahcuzların davacıya ait olduğu, tazminata ilişkin koşulların oluşmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
Borçlu şirket, dava konusu haciz adresinde takip tarihinden sonra da bir süre faaliyet göstermiş, hatta 26.09.2008 ve 22.10.2008 günü burada haciz yapılmıştır.
Borcun doğum tarihinden, yani 25.07.2008 tarihinden sonra 4.500.000,00.-TL üzerindeki makine ve ekipmanları ile fabrika binasını üçüncü kişiye satmış, buna ilişkin 11.05.2010 ve 01.07.2010 tarihli faturalar düzenlenmiştir. İki şirket aynı alanda faaliyet göstermektedir ve üçüncü kişi, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilmektedir.
Somut olayda, alacaklıdan mal kaçırmak için iş yeri devri yapıldığının, devir gerçek olsa bile İİK’nun 44. maddesinde öngörülen zorunlu işlemlerin yerine getirildiğinin iddia ve ispat edilememesi karşısında; usulünce ticareti terk veya işyeri devri yapıldığından söz edilemez. Bu durumda; devirden alacaklı etkilenmez ve hacze devam olunacağının kabulü gerekir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi yerine, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde davanın kabulüne yönelik hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti’nin üçüncü kişi davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan alacaklı davalıya verilmesine taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 7.682,82 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
10.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.