Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/6715 E. 2015/8459 K. 15.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6715
KARAR NO : 2015/8459
KARAR TARİHİ : 15.04.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

Hazine ile….. ve….. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 13.03.2014 gün ve 24/111 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı …. vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine temsilcisi, mülkiyeti davalılara ait olan 5.311.00 m2 yüzölçümündeki 1226 parsel sayılı taşınmazın, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’na göre kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını belirterek tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ….. vekili davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı …..’a usulüne uygun olarak duruşmalardan haberdar edildiği halde oturumlara katılmamış ve yazılı beyanda bulunmamıştır.
Mahkemece, bozma ilamından sonra davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı …. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın, hak düşürücü süreden reddine dair önceki hüküm Hazine temsilcisinin temyizi üzerine Dairemizin 11/10/2013 tarih ve 2012/12505 Esas, 2013/14771 Karar sayılı ilamı ile özet olarak “Her ne kadar Mahkemece 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, Mahkeme ilamının dayanağını oluşturan yasa metni Anayasa Mahkemesi’nce yukarıda değinildiği üzere iptal edilmiş olmakla; artık taraflar yararına usuli kazanılmış hakkın gerçekleştiğinden söz edilemez. Hal böyle olunca, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunludur ve Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak, inceleme yapılıp sonuca ulaşılması gerekir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.03.2012 tarih 2011/1-858 Esas, 2012/130 Karar sayılı emsal içtihadı da bu doğrultudadır” gereğine işaret edilmek suretiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulması kararı verildikten sonra, yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, keşif sonrası jeoloji yüksek mühendisi, jeofizik yüksek mühendisi, jeomorfolog bilirkişi, fen bilirkişisi ve harita mühendisi bilirkişileri tarafından hazırlanan raporda dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; dosya içerisinde bozma ilamı sonrasında keşif, bilirkişi incelemesine ilişkin bir ara karar mevcut olmadığı gibi, keşif tutanağı ve bilirkişi raporlarına ilişkin belge ve krokiler de bulunmamaktadır. Aynı yöredeki yakın bir taşınmaz için yapılan keşif ve bilirkişi incelemesine dayanarak yeniden keşif yapılmadan ve bilirkişi raporu alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırılık teşkil eder. Ancak, başka dosyalarda yapılan keşif ve bilirkişi incelenmesinden yararlanılması ve denetleme yapılması mümkün ve gereklidir.
Hal böyle olunca; Mahkemece yapılacak iş mahallinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca öncelikle idare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisine ilişkin kroki uzman bilirkişisi kurulu aracılığıyla yapılacak keşifte uygulanması; kıyı kenar çizgisinin adli yargıca belirlenmesi mümkün bulunduğundan, gerek görüldüğü takdirde kıyı kenar çizgisinin bizzat mahkemece belirlenmesinin düşünülmesi; 3621 sayılı Yasa’nın 9. maddesine göre oluşturulacak bilirkişi heyeti vasıtası ile kıyı kenar çizgisi belirlenmesi, bilirkişi kurulundan idare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisi ile karşılaştırmayı içeren ayrıntılı denetime açık rapor temin edilmesi, böylece dava konusu taşınmazın kısmen veya tamamen kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesinden sonra; oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilip, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesidir. Durum böyleyken; mahkemece, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenle davalı ….. temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK. 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı …..’a iadesine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.