YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4553
KARAR NO : 2015/8876
KARAR TARİHİ : 20.04.2015
Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın önlenmesi, yıkım, eski hale getirme
Hazine ile …. aralarındaki elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 06.05.2014 gün ve 352/276 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, 5561 ada 1 parsel (imarla 13198 ada 1 parsel) sayılı taşınmazın tahminen 1.100 m2’lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, ayrıca bu parselin devamında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan 732 m2’lik yerin de davalı tarafından işgal edildiğini açıklayarak davalının yaptığı müdahalenin menine, bu taşınmazlar üzerinde bulunan yapıların kaline (yıkımına) ve taşınmazın eski hale getirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu yerin Hazineden kiralandığını, kullanım nedeniyle Hazineye ecrimisil ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalının teknik bilirkişi raporunda sarı renkle boyalı olarak gösterilen 732 m2’lik taşınmaz bölümüne davalının vaki elatmasının önlenmesine, bu alan üzerinde bulunan yapıların kaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; teknik bilirkişi tarafından düzenlen 04.06.2012 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak mahkemece hüküm kurulmuştur. Söz konusu rapor incelendiğinde; kıyı kenar çizgisinin tespitine yönelik bir araştırma yapılmadığı, sadece Bakanlık tarafından onaylanan 15.03.1976 tarihli kıyı kenar çizgisinin dava konusu taşınmaza uygulanması suretiyle kıyı kenar çizgisinin ve buna göre taşınmazın durumunun belirlendiği anlaşılmaktadır. İdare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisi onanmış olsa bile mahkemeyi bağlayıcı değildir. Bu nedenle, uzman bilirkişiler vasıtasıyla kıyı kenar çizgisinin tespitine yönelik bir araştırma yapılmadan, mahkemece sadece idare tarafından tespit edilen kıyı kenar çizgisinin uygulanması suretiyle inceleme yapılarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
O halde mahkemece yapılacak iş; 3 kişilik jeolog ya da jeomorfolg, 1 harita mühendisi ve 1 ziraat mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu eliyle, dava konusu taşınmazda yeniden keşif yapılması, taşınmazın farklı noktalarında gözlem çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve topoğrafik memleket haritalarından da yararlanılarak kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi farklılık olursa sebebinin açıklattırılması ve anılan eksiklikler giderildikten sonra gerçekleşecek sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. Mahkemece açıklanan yönde işlem ve inceleme yapılmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’un 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 20.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.