Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/4191 E. 2015/10321 K. 07.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4191
KARAR NO : 2015/10321
KARAR TARİHİ : 07.05.2015

İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR

Borçlu vekili İcra Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, vekil edeni aleyhine kamulaştırmasız elatmadan doğan tazminat alacağına ilişkin ilama dayalı olarak başlatılan takipte düzenlenen icra emrinde, icra vekalet ücretinin 33.100,37 TL, olarak belirlendiğini, 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa gereğince icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu olması nedeniyle icra emrindeki vekalet ücretinin iptalini talep etmiştir.
Mahkemece; İcra emrinde, yasal vekalet ücreti olarak 33.100,37 TL talep edilmiştir, oysa 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası’nın Geçici 6. maddesinin 7.bendi uyarınca, kamulaştırmasız el atma davaları ile ilgili olarak mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirleneceği hükmü getirildiğinden, bu yöne ilişkin şikayetin de kabulüne karar verilmiştir.
Şikayete konu, icra emri incelendiğinde toplam 492.509,37 TL alacak belirlendikten sonra, icra emrinin 3 nolu bendinin sol alt kısmında “borcunuzu hemen öderseniz” başlığı ile yeni bir hesaplama ve şikayete konu icra vekalet ücreti 33.100,37 TL olarak yazılmış ve farklı takip toplamı gösterilerek, 548.063,52 TL toplam borç hesabı yapılmıştır. Yapılan bu hesaplamanın İcra İflas Kanunu’nda yeri yoktur.”Borcunuzu hemen öderseniz” başlıklı bölümde yer alan 2. hesap kısmının yasal olmadığından icra emrinden çıkarılmasına karar verilmesi gerekir ise de borçlu tarafça bu yön temyiz konusu yapılmadığından, bozma nedeni olarak görülmemiştir.
Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesinin 7. fıkrasında; ”Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” Yine 13. fıkrasında da; ”04.11.1983 tarihinden bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu

yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazların idare tarafından kamulaştırılması hâlinde kamulaştırma bedeli ve mahkemelerce malikleri lehine hükmedilen tazminatlar için de bu maddenin on birinci fıkrası, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan her türlü davalarda ise yedinci fıkra hükümleri uygulanır.” düzenlemeleri mevcuttur.
Ancak 6487 sayılı Yasa’yla değişen, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası, Anayasa Mahkemesi’nin 13.11.2014 tarihli ve Esas, Karar sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. İptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş ise de; Anayasa’nın 11. maddesinde, Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi düzenlenmiş, 138. maddesi ise hakimlere herşeyden önce Anayasa’ya uygun olarak hüküm verme yetkisi tanımıştır. Anayasa’nın 11. ve 138. maddeleri, hakime Anayasa’ya aykırılığı saptanmış, Yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta yükümlülüğünü vermektedir. Zira iptal edilen hükmün uygulanması, hak arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına gelecek ve Hukuk Devleti ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay’ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi Anayasa’ya aykırılığı saptanmış Yasa hükümlerinin uygulanamayacağına işaret eden kararları vardır. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını duyurması, iptal edilen Yasa’nın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa’ya aykırı Yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir. (….Üniversitesi Hukuk Fakültesi İd. Huk. Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi-Amme İdaresi Dergisi, cilt:26) İptal hükmünün Resmi Gazete’de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa’ya uygun yeni Yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyecektir.
Somut olayda; 17.11.2014 Karar tarihli takip konusu ilamda; İdarenin kamulaştırmasız elatma eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle kamulaştırmasız elatmaya ilişkin eylemin 1983 yılından sonra olduğunun kabulü gerekir. O halde, olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası Anayasa’ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığı kalmamıştır. Böylece 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmelidir.
Bu durumda, Mahkemece anılan iptal kararı gereğince artık icra harçları ve icra vekalet ücretinin nispi hesaplanması gerektiği nazara alınarak, borçlunun şikayetinin reddine karar verilmesi yerine, yazılı gerekçeyle bu yöndeki istemin kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 07.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.Başkan