Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/4125 E. 2015/14240 K. 30.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4125
KARAR NO : 2015/14240
KARAR TARİHİ : 30.06.2015

MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Alacak

… ile ….. aralarındaki alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair… Aile Mahkemesi’nden verilen 01.10.2014 gün ve 1127/1103 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.06.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Av……. ve karşı taraftan davalı vekili Av…..geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı …. vekili, davacının evliliğin başından beri çalışmadığından, evlilik boyunca sürekli kocasına omuz verdiğinden bahsederek dava dilekçesinde bildirdiği taşınmazlar ve banka hesapları ile ilgili 150.000 TL ve ayrıca diğer malvarlığı için 150.000 TL katılma payı istemiş, 12.02.2014 tarihli dilekçesinde taşınmazların toplam değerinin 100.000 TL olduğunu açıklayarak bu miktar üzerinden nispi harcı tamamlamıştır.
Davalı …. vekili, davacının ev hanımı olup hiçbir geliri ve katkısı bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine, 46.554,13 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya yönelik taleplerinin reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 17.12.1969 tarihinde evlenmiş, 21.09.2010 tarihinde açılan ve kesinleşen dava sonunda boşanmışlardır. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrığı (TKM’nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (TMK’nın 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK’nın 202.m).
1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, davacının düzenli ve sürekli gelir elde ettiğine ve aile bütçesine katkıda bulunduğuna dair soyut tanık beyanı dışında bir belge ve delil olmadığına, edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde edinildiği anlaşılan ve hesaplamada da dikkate alınan bina dışındaki diğer tüm taşınmazların 01.01.2002 önceki taraflar arasında mal ayrılığı rejimi geçerli iken edinildiklerine, binanın üzerinde bulunduğu taşınmazın ise davalının 01.01.2002 öncesi zilyetliğinde iken zilyetlik devri sözleşmesi ile üçüncü kişiye zilyetliği devredildikten sonra 6292 sayılı Yasa gereği üçüncü kişi tarafından karşılığı verilerek üçüncü kişi adına tapuya tescil edildiğine göre davacı vekilinin aşağıda yazılı hususlar dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Katılma alacağı, eklenecek değerlerden (TMK’nun 229) ve denkleştirmeden (TMK’nun 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malların (TMK’nun 219) toplam değerinden bu mallara ilişkin borçları çıktıktan sonra kalan artık degerin yarısı üzerinde (TMK’nun 231) diğer eşin alacak hakkıdır. (TMK’nun 236/1). Katılma alacağı davalarında kural olarak TMK’nun 229. maddesi gereğince edinilmiş mal sayılan malların TMK’nun 232 ve 235/1. madde ve fıkraları uyarınca karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değerlerinin yarısı üzerinden katılma alacağı hesaplanır.
Mahkemece Mandırlar köyü 2583 parsel üzerinde, davalının 01.04.2004 tarihinde inşa ettiği anlaşılan dava konusu 60 m2 yığma kargir bina ile ilgili olarak, bilirkişinin internet aracılığı ile dava tarihi 2010 yılına göre inşaat maliyet bedeli üzerinden belirlediği değer artık değer kabul edilerek katılma alacağı belirlenmiştir. Yukarıdaki ilke gereğince katılma alacağının, dava konusu binanın mahallinde yapılacak keşif sonunda konusunda uzman bilirkişi tarafından, değerini etkileyecek tüm özelliklerine göre tasfiye tarihi (karar tarihine en yakın) itibarıyla belirlenecek piyasa sürüm değeri artık değer kabul edilerek artık değerin yarısı oranında olduğu kabul edilmelidir. Keşif yapılmadan bina bedelinin internet üzerinden belirlenmesi, değerin de tasfiye tarihi yerine dava tarihi itibariyle belirlenmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş, dava konusu bina ile ilgili keşif yapmak, konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile binanın tasfiye tarihi (bozma sonrası yeni karar tarihine en yakın tarih) itibariyla güncel piyasa sürüm değerini belirlemek, bu değer artık kabul edilerek artık değerin yarısı oranında davacının alacak hakkı olduğunu dikkate almak, talep ve kazanılmış haklar gözönüne alınarak hüküm kurmak olmalıdır.
3- Mahkemece, davalının…… Bankasındaki hesapları üzerinde bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucu verilen rapora göre davalının hesabından çektiği ve mal rejiminin sona erdiği tarihte hesapta bulunduğu anlaşılan 32.738,29 Euronun edinilmiş mal ve devamında artık değer kabul edilmesi yerindedir. Ancak TMK’nun 229. maddesi gereğince edinilmiş mal sayılan 32.738,29 Euronun TMK’nun 232 ve 235/1. madde ve fıkraları uyarınca karar tarihine en yakın tarihteki TL karşılığının artık değer olarak kabul edilerek hesaplamada dikkate alınması gerekirken hesaptan çekildiği 13.04.2010 tarihindeki TL karşılığı 66.228,26 TL.nin artık değer kabul edilmesi doğru değildir.
Mahkeme tarafından 32.738,29 Euro’nun tasfiye tarihi (bozma sonrası yeni karar tarihine en yakın tarih) itibarıyla güncellenmiş TL karşılığı gerektiğinde konusunda uzman bilirkişiden de yararlanılarak belirlenmeli, bu miktar artık değer kabul edilmeli, artık değerin yarısı oranında davacının alacak hakkı olduğu kabul edilmelidir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları (2) ve (3) nolu bentlerde yazılı nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün davacı lehine 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte yazılı nedenlerle REDDİNE, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davalıdan Alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 30.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.