Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/3728 E. 2017/4823 K. 03.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3728
KARAR NO : 2017/4823
KARAR TARİHİ : 03.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacılar vekili, vekil edenlerininin müşterek murisi …’in orman kadastrosu sonucu orman dışına çıkartılan 891 parsel sayılı taşınmazı imar ve ihya ederek tarım arazisi haline getirmek suretiyle 1970 yılından bu tarafa kullanmakta olduğunu, ölümü ile zilyetliğinin vekil edenlerine geçtiğini ve o tarihten beri de vekil edenleri tarafından kullanıldığını, davayı 6292 sayılı Yasa uyarınca dava konusu taşınmazı satın alma başvurusunda bulunanlar aleyhine açtığını belirterek taşınmazın tamamının zilyetliğinin vekil edenlerine ait olduğuna ve kullanım miktarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan … ve dahili davalılar …, … ve … cevap dilekçelerinde; davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan …, davanın reddini savunmuş, davacılar 30.12.2013 havale tarihli dilekçeleri ile, davalı … hakkında açılan davayı geri aldıklarını beyan etmişlerdir.
Davalılardan … vekili, duruşmada alınan beyanında; dava konusu taşınmazın mülkiyetine ilişkin uyuşmazlık bulunmadığından takdiri mahkemeye bıraktığını beyan etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabul ile kısmen reddine, 6831 Sayılı kanunun 2 B maddesi uyarınca Maliye Hazinesi adına orman sınırları dışına çıkartılan 891 parselde 23.646.48 m2 olarak Maliye …’si adına tapuya kayıtlı davaya konu taşınmazın 16.06.2014 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide L harfi ile gösterilen 12.375,06 m2’lik kısmının zilyetliğinin davacıların müşterek murisi …’ten davacılara kaldığı ve davacıların zilyetliğinde olduğunun tespitine, taşınmazın kalan kısmının bir bölümünün kayalıkla kaplı olup kullanıcısının olmadığı, bir bölümünün genel yol olarak, bir bölümünün de farklı miktarlarla davalılar tarafından kullanıldığı, davacının zilyetliğinde olmadığı anlaşıldığından fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir.
Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK’nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK’nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 891 parsel sayılı taşınmazın 23.646,48 m2’lik yüzölçümü ile tarla vasıflı olarak, tesis kadastrosu sonucu 15/02/2001 tarihinde tapuya tescil edildiği; beyanlar hanesinde; 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca Maliye Hazinesi adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve …… zilyetliğinde olduğu, eldeki dosya davacılarının murisi … tarafından, eldeki dosya davalılarının bir kısmı aleyhine…Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2003/821 E. sayılı dava dosyası ile dava konusu 891 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak, zilyetliğin korunması ve müdahalenin men’i davası açıldığı, mahkemesince, tespit tutanağında kimin ne kadar yer kullandığı belli olmadığından davalılarında mirasçı sıfatı ile davacının kullanımına engel olmayacak şekilde taşınmazı kullanma hakları olduğu gerekçesi ile bozma sonrası davanın reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 13/03/2014 tarihli kararı ile onandığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; Mahkemece; yukarıda bahsi geçen davacılar yakın mirasbıranı … tarafından bir kısım davalılar aleyhine açılan müdahalenin men’i ve zilyetliğin korunmasına ilişkin dava dosyası da değerlendirilmek sureti ile; davanın 6292 sayılı Kanuna istinaden taşınmazda kullanılan alanının Hazineden satın alınmasını sağlamak amacı ile açıldığı gözetilerek ve işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Oysa; eldeki dava zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir. Davacının ne ayni ne de kişisel hakkı söz konusu olmadığına göre, uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına yönelik TMK’nun 981 vd. maddeleri hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Zilyetliğin korunmasına ilişkin davalarda da görev Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. (HMK. m. 4./1-c).
O halde, az yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ve 6100 sayılı HMK’nun 4/c maddesi uyarınca davaya bakmakla görevli mahkemelerin Sulh Hukuk Mahkemeleri olacağı hususu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 03.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.