Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/3681 E. 2015/6574 K. 23.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3681
KARAR NO : 2015/6574
KARAR TARİHİ : 23.03.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali

Hazine ile …… ve …… aralarındaki tapu iptali davasının kabulüne dair ….. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 21.10.2014 gün ve 87/492 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine vekili, tapuda davalılar adına kayıtlı 692 parsel sayılı taşınmazın 52,60 m2’lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını açıklayarak bu kısmın tapu kaydının iptaliyle kıyı olarak terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile; 692 parsel sayılı taşınmazın 43,88 m2’lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaliyle kıyı olarak terkinine karar verilmiştir. Hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi, kal ve eski hale getirme istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, harita-kadastro bilirkişiler tarafından düzenlenen 23.07.2014 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur. Söz konusu rapor incelendiğinde; kıyı kenar çizgisinin tespitine yönelik bir araştırma yapılmadığı, sadece Bakanlık tarafından onaylanan 03.06.1994 tarihli kıyı kenar çizgisinin dava konusu taşınmaza uygulanmak suretiyle taşınmazın kıyı kenar çizgisine göre durumunun belirlendiği anlaşılmaktadır. Uzman bilirkişiler vasıtasıyla kıyı kenar çizgisinin tespitine yönelik bir bir araştırma yapılmadan sadece idare tarafından tespit edilen kıyı kenar çizgisinin taşınmaza uygulanması suretiyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.
İdarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 gün 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda kabul edilen ilkeye göre, ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa; Adli Yargı Mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 4.maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, aynı Kanun’un 5 ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 gün ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları gözönünde tutularak, Kanun’un 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla, açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Ancak, Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken, idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardıkları bilimsel değerlerin bulunduğu da gözardı edilmemelidir. İdarenin söz konusu çalışmalarını yok saymakta doğru olmaz. Açıklanan nedenlerle, adli yargı yerine kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle, mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.06.2003 gün 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde, yani kıyı kenar çizgisi ile Marmara Denizi arasında kalıp kalmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile sadece idarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin uygulanarak karar verilmiş olmasında isabet bulunmamaktadır.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’un 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.