Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/3468 E. 2015/6562 K. 20.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3468
KARAR NO : 2015/6562
KARAR TARİHİ : 20.03.2015

İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

Davacı 3. kişi vekili, … İcra Müdürlüğü’nün 2011/14332 sayılı takip dosyasında 06.06.2012 tarihinde haczedilen mahcuzların müvekkiline ait olduğunu, haciz esnasında borçluların hazır olmadığını, haciz adresinin borçlu şirketten kiralanarak faaliyete başlandığını, haciz esnasında bulunan evrakların ise borçlu şirketin taşınırken unutulmuş evrakları olduğunu belirterek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Bu dava ile birleşen davada ise davacı 3. kişi vekili, ….. İcra Müdürlüğü’nün 2011/14162 sayılı takip dosyasında aynı gün haczedilen mahcuzların müvekkiline ait olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, haciz mahallinde borçlu şirkete ait birçok evrak bulunduğunu, adresin borçludan kiralandığının ileri sürüldüğünü, kira sözleşmesi ve faturaların her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğunu savunarak davaların reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre: haciz sırasında borçlunun hazır olmadığı, taşınmazın borçlu şirket temsilcisinden kiralandığı, haciz sırasında borçlu şirkete ait evraklar bulunmuş ise de kiralama tarihi dikkate alındığında evrakların adreste borçlu tarafından unutulmasının mümkün olduğu, davacı şirketin ortaklarıyla borçlu şirket ortakları arasında yakınlık bulunmadığı, davacı 3. kişi şirketin 29.12.2004 tarihinde bir başka adreste kurularak faaliyetine başladığı, iş yeri devrinin söz konusu olmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili ve davacı 3. Kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
Dava konusu haciz, borçlu şirketin eski faaliyet adresinde yapılmış olup haciz esnasında borçlu şirket adına birçok evrak bulunmuştur. Somut olayda, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. Bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat
edilmesi gerekir. Davacının dayandığı her zaman düzenlenmesi mümkün olan ve borcun doğumundan sonraki tarihi taşıyan faturalar ile borçlunun taraf olduğu adi nitelikli kira sözleşmesi karinenin aksini ispata yeterli değildir. Sunulan vergi levhası ise haciz adresinden farklı bir adrese ilişkin olup, 13.06.2012 tarihli yoklama fişi içeriğine göre de davacı şirket haciz adresinde şube faaliyetine takip tarihinden sonra başlamıştır.
Mahkemece bu hususlar gözden kaçırılarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
2- Davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
6100 sayılı HMK’nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Ayrıca 6100 sayılı HMK’nun 166. maddesi uyarınca, birleştirilen davalar birbirlerinden bağımsız ayrı bir dava niteliğini korurlar. Yani, yalnızca asıl ve birleştirilen dava dosyalarının tahkikat safhası müşterek olup, mahkemece usul hükümlerine göre her dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir.
Somut olayda, 3. kişinin …….. İcra Müdürlüğü’nün 2011/14162 sayılı takip dosyasında aynı tarihli hacizle ilgili olarak Mahkemeye 2012/302 Esas sayılı dosya ile açmış olduğu istihkak davasına ilişkin dosya, eldeki bu dava ile birleştirilmiş olup, Mahkemece birleştirilen bu dava dosyası ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması, yukarıda belirtilen usul hükümlerine aykırı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Bozma neden ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir.
Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin ve davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine
ve 536,60 TL peşin harcın istek halinde davacı ile davalı …..’e ayrı ayrı iadesine, 20.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.