Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/3029 E. 2015/8128 K. 09.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3029
KARAR NO : 2015/8128
KARAR TARİHİ : 09.04.2015

MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı

… ile …. aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair Aile Mahkemesi’nden verilen 24.09.2014 gün ve 2/1167 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, tarafların evlilik birliği içerisinde edindikleri ve edinilmiş mal olan araç, bankada bulunan mevduat hesapları ile davalı eşin emekli olması sebebiyle alınan emekli ikramiyesi ile emekli maaş sistemi ve konut ön biriktirim fonundaki miktarlar üzerinden katkısı bulunduğunu da açıklamak suretiyle mal rejiminin tasfiye edilerek fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak şimdilik 30.000 TL değer artış payı ile katılma alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davacı eşin evlilik süresince çalışmadığını katkısı bulunmadığını, dava konusu edilen aracın emekli ikramiyesi ile alındığından vekil edenin kişisel malı olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulü ile 22.555,82 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine, hüküm; taraf vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Taraflar, 28.07.1988 tarihinde evlenmiş, 13.11.2009 tarihinde açılan ve kabulle sonuçlanıp 04.04.2012 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile boşanmışlardır.
Eşler arasında evlendikleri 28.07.1988 tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden itibaren 4722 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden boşanma davasının açıldığı 13.11.2009 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK.m.202). Eşler arasındaki mal rejimi TMK’nun 225 /2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir.
Dava dilekçesi ve yargılama sırasındaki açıklamalara göre dava, yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi sırasında edinilen araç ve emeklilik sebebiyle alınan ikramiye ve diğer haklardan kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkindir. Davalı adına kayıtlı dava konusu …. plakalı araç satış suretiyle 31.03.2009 tarihinde edinilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davalı 17.11.2008 tarihinde emekli olmuş ve …. tarafından davalıya 44.672,07 TL emekli ikramiyesi ödenmiştir. …’nun 02.04.2013 tarihli cevabi müzekkeresinde, davalının Kurumun emekli maaş sistemi ile konut ön biriktirim üyesi olduğu bildirilmiştir. Yine aynı müzekkerede, davalının emekli maaş rezervinde parası bulunduğu, sistemden 3 ayda bir maaş ödemesi yapıldığı, Kurumun 205 sayılı Kanun uyarınca kurulan mecburi bir sosyal yardımlaşma fonu olduğu, üyelerin Kurumda mevduatları veya birikimleri değil diğer tüm sosyal güvenlik kuruluşlarında olduğu gibi varsayımsal rezervleri bulunduğu, bu sebeple Kurumun emekli maaş sistemindeki üyelik ilişkisi devam ederken gerek teknik gerekse yasal açıdan bu sistemdeki rezervleri ile ilgili olarak bir işlem yapılmasının mümkün bulunmadığı, üyelerin emekli maaş sistemi üyeliğinden ayrılabilmeleri için sisteme giriş tarihinden itibaren 3 yıl geçtikten sonra üyelerin isteği ve/veya ölümlerin gerçekleşmesinin gerektiği açıklanmıştır. Yine davalının 205 sayılı Yasa uyarınca kurulan Kurumun konut ön biriktirim fonu üyesi olduğu, bu fona üyenin emekli maaş sisteminden aldığı maaşlarından %10 ek aidat kesildiğini, üyenin, fondaki rezervin neması ile birlikte yalnızca konut edinme veya Kurum üyeliğinin sona ermesi durumlarında alabilme hakkına sahip olduğu bildirilmiştir.
Bilindiği üzere; boşanma davası ile sona eren evliliklerde tasfiye tarihi, boşanma davasının açıldığı tarihtir. Tasfiye sırasında varolan (duran) mallar tasfiyeye tabi tutulur. Daha öncesinde elden çıkarılan malların kötüniyetle ve alacağı karşılıksız bırakmak amacıyla elden çıkarıldığı ispat edilmedikçe tasfiye hesabında nazara alınmaz. Tasfiye alacağı hesabına, borçlu eşin muaccel olan ve edinilmiş mal olan alacakları dahildir. Buna göre, edinilmiş mal kapsamında olan TMK’nun 219/2 maddesi gereğince Sosyal Güvenlik ve Yardım Kuruluşlarından sağlanan bu kapsamda mevcut varlık niteliğindeki ve muaccel olan alacakların tasfiye edileceği ve PMF tablosu kullanılarak hesaba dahil edileceği açıktır.
Bu bakımdan …’dan konut ön biriktirim rezervindeki davalı eş adına bulunan hesabın muaccel olmadığı, diğer anlatımla tasfiye tarihinde yasal olarak ödenebilir durumda bulunmadığı anlaşıldığından tasfiye hesabında nazara alınmamış olması doğrudur.
Davalının emekli maaş sisteminde bulunan rezervindeki para yönünden temyiz itirazlarına gelince; az yukarıdaki açıklamalar nazara alındığında sistemdeki rezervin toptan ödeme yapmaya uygun bulunmadığı, Kuruma üye bulunan davalıya 3 ayda bir maaş şeklinde ödeme yapıldığı, salt bu maaş sebebiyle davacı eş lehine katılma alacağı hakkı doğmayacağı, alınan maaşın bankada herhangi bir hesapta biriktirildiği ya da mal edinildiği de ileri sürülüp ispatlanmadığından bu istek yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken tasfiye hesabında nazara alınmış olması doğru olmamıştır. Davalı vekilinin bu yöndeki temyiz itirazları yerindedir.
Emekli ikramiyesi yönünden tarafların temyiz itirazları incelendiğinde; mahkemece, davalının emekli ikramiyesi yönünden emekli olduğu tarihten boşanma davasının açıldığı tarihe kadarki döneme ilişkin olarak PMF tablosu ve TMK’nun 228/2. maddesi göz önünde bulundurularak kişisel mal ve edinilmiş mal olan bölümleri belirlenerek, edinilmiş mal olan bölümünün tasfiye edilerek davacının katılma alacağı hesaplanarak hükmedilmiş ise de; davalı tarafından dava konusu aracın emekli ikramiyesi ile alındığı yönündeki iddiası araştırılmadan emeklilik ikramiyesi yönünden kurulan hükmün doğru olduğundan söz edilemez. Açıklanan bu husus araştırılıp, belirtildikten sonra, aracın emeklilik ikramiyesiyle alındığı anlaşılırsa TMK’nun 28/2. maddesindeki hesaplama yönteminden yararlanılarak kişisel mal ve edinilmiş mal ayırımı yapılmalıdır.
Davacı vekilinin banka mevduatları yönünden temyiz itirazlarına gelince; davacı, dava dilekçesinde; davalının değişik bankalarda mevduatları bulunduğu, bu mevduatların belirlenerek tasfiye edilmesini istediği anlaşılmakta olduğu halde mahkemece bu konuda yeterli araştırma ve inceleme yapılmaksızın hüküm kurulmuştur. Dosya arasında bulunan Merkezi Kayıt Kuruluşu’ndan gelen cevabi müzekkerede davalının …. Bankası’nda hangi tarihte açtığı belli olmayan hesaptaki kayıtlara göre, 28.09.2008 tarihinde 175.000 TL miktarında fon aldığı 02.11.2009 tarihinde 184.000 TL olarak sattığı anlaşılmaktadır. Yine devamında değişik tarihlerde ve miktarlarda bu tip alış ve satışlar yapıldığı görülmektedir. Anılan hesabın kaynağı bilinmediği gibi hangi tarihte açıldığı da araştırılıp belirlenmemiştir.
Şu halde, Merkezi Kayıt Kuruluşu’ndan davacının boşanma dava tarihinde ve yakın zamanda mevduat yatırım fonu bulunup bulunmadığı yine yukarıda açıklanan banka hesabında bulunan paranın kaynağının, ilk açıldığı tarihin araştırılıp belirlenmesi, buna göre mal rejiminin sona erdiği anda mevcut varlık olup olmadığı, kötüniyetle elden çıkarılmış olup olmadığının değerlendirilmesi, edinilmiş mal olduğunun tespit edilmesi durumunda tasfiye edilmesi, mevcut olmadığı veya kötüniyetli elden çıkarıldığı ispatlanmıyorsa tasfiyede nazara alınmaması, HMK.nun 31. maddesi hükmü gözetilerek bankadaki mevduat ve yatırım fonları konusunda davalı eşten açıklama yapmasının istenilmesi, tüm bu açıklamalar çerçevesinde gerekli araştırma ve inceleme yapılarak deliller eksiksiz toplandıktan sonra dosya yeniden konusunda uzman bir bankacı ile bir hukukçu bilirkişiye (emekli ikramiyesi yönünden PMF tablosunun uygulaması konusunda uzman) verilerek, yeniden rapor alınması, ondan sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25.20 TL peşin harcın davacıya, 385.20 TL peşin harcın da davalıya istek halinde iadesine 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.