Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/2921 E. 2017/4236 K. 23.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2921
KARAR NO : 2017/4236
KARAR TARİHİ : 23.03.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı üçüncü kişi vekili, 7.9.2012 tarihinde yapılan hacze konu mahcuzları müvekkil şirketin 08.06.2011 tarihli fatura karşılığında borçlu şirketten satın aldığını belirtilerek istihkak iddialarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili; davanın öncelikle süre yönünden reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise davanın esası yönünden haksız açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre; davacı 3.kişinin davaya konu menkulun haczedildiğini, ….İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/15 esas sayılı dosyasının 28.03.2013 tarihli oturumunda öğrendiği bu tarihten itibaren yedi günlük süre içinde İcra Müdürlüğü’ne başvurarak istihkak iddiasında bulunmadığı, davanın öncelikle süre yönünden reddi gerektiği, kaldı ki davanın bir an için süresinde olduğu düşünülse bile, bilirkişi raporuna göre, hacze konu mallarla faturanın örtüşmediği, davacının delil olarak fatura dışında başka herhangi bir delile dayanmadığı, faturanın başka delillerle desteklenmeksizin her zaman, istenilen kişi adına düzenlenmesinin mümkün olması nedeni ile tek başına ispat gücünün de bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddelerine istihkak iddiasına ilişkindir.
1-İİK’nun 96/3. maddesi uyarınca, malın haczini öğrenen borçlu veya üçüncü şahsın öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunması gerekir, aksi halde aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder.
Yedi günlük süre, hak düşürücü mahiyette olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.
Somut olayda, 07/09/2012 tarihinde yapılan hacze konu mahcuzlarla ilgili olarak, dava dışı….vekilinin 21.12.2012 tarihinde istihkak iddiasında bulunulduğu, Alacaklı vekilinin istihkak iddiasını kabul etmemesi üzerine İcra Müdürlüğü’nce İİK 97. maddesi gereğince takibin devamı veya taliki hususunda karar verilmek üzere dosyanın İcra Mahkemesine gönderildiği…l. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/845 esas ve 2012/741 sayılı kararı ile takibin devamına, üçüncü şahsın yedi gün içinde istihkak davası açmakta muhtariyetine karar verildiği, dava dışı ….vekili tarafından 07.01.2013 tarihinde …1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/15 esas sayılı dosya ile istihkak davası açıldığı dosyanın 28.03.2013 tarihli oturumuna davacı 3. kişi Metropolitan Mimarlık…..etkilisinin katılarak ….ne 25.10.2012 tarihinde davaya konu mahcuzları sattıklarını beyan ettiği, anılan davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek onandığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacı 3.kişi şirketin 28.3.2013 tarihinde hacizden haberdar olmasına rağmen 9.5.2013 tarihinde istihkak iddialarına ilişkin dilekçe sunulduğundan, süresi içinde istihkak iddiası ileri sürülmediğinden davacı 3. kişi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı 3.kişi vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. maddesinde: “… (2) Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur…” düzenlemesi yer almaktadır.
Anılan hüküm karşısında davalılar yararına hükmedilebilecek vekâlet ücreti 500,00.-TL’sını geçmemelidir.
Bu durumda; Mahkemece, davalılar yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Ne var ki yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun ek geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Davacı üçüncü kişi vekilinin yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının kabulüne, kararın hüküm fıkrasının 3. bendindeki “…10.400.-TL nispi…” ibaresinin çıkartılarak yerine “…500,00.-TL…” ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.3.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.