Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/18249 E. 2017/7270 K. 17.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18249
KARAR NO : 2017/7270
KARAR TARİHİ : 17.05.2017

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı … vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur.
Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin davanın reddine dair ilk kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 29.04.2013 tarih, 2012/10900 esas-2013/6148 karar sayılı ilamı ile “…Davacı, ziynetleri bulunduğunu ve bunların satıldığını bildirmiş, ancak cinsleri, gramları, ayar ve adetleri konusunda dosya arasında herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Dinlenen davacı tanıkları ise görgüye dayalı bilgileri olmamakla birlikte ziynetlerin varlığından söz etmişlerdir. HUMK’nun 75/2-3. (HMK’nun 31.) maddesinde, Hakimin uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği düzenlenmiştir. Yine HUMK’nun 213 ve 230/1-2. (HMK’nun 147 ve 169.) maddelerinde, tahkikat hakiminin iki tarafı veya vekillerini çağırarak davanın maddi olguları hakkında beyanlarını alabileceği belirtilmiştir. Şu halde, Mahkemece davacı ve vekilinin usulüne uygun bir biçimde Mahkemeye çağırılarak ziynetler konusunda açık beyanlarına başvurulması, cinslerinin, ayar ve adetlerinin bildirilmesinin istenilmesi, davalının kuyumcu olması sebebiyle mevcut ise ziynetlerin davalının kasasında bulunmasının mümkün bulunabileceğinin düşünülmesi, yöresel örf ve adete göre ve genelde ziynet eşyalarının kadının yedinde bulunup bulunamayabileceği olgusunun araştırılıp, değerlendirilmesi, taraf tanıklarının usulüne uygun bir biçimde çağırılıp yeniden dinlenilerek beyanları arasındaki aykırılıkların giderilmesine çalışılması, ziynetler hususunda beyanlarının ayrıntılı ve somut bilgilere dayalı olmasına gayret edilmesi, bu hususta varsa fotoğrafların, düğün töreni kasetleri ya da cd’lerinin istenmesi, bunların bilirkişiye incelettirilmesi, tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi, öte yandan davacı vekili 24.01.2011 tarihli deliller listesinde “her türlü delile” dayandığını açıklamış bulunduğundan “yemin” deliline de dayandığının kabulü ile yemin teklif hakkını kullanıp kullanmayacağının davacı taraftan sorulması ve buna göre yöntemine uygun bir biçimde yemin gereğinin yerine getirilmesinin düşünülmesi, tüm bu araştırma ve incelemelere karşı davacının herhangi bir katkısının bulunmadığının ya da belirlenemediğinin anlaşılması halinde davalının kuyumcu olması, hiç olmazsa makul sayılabilecek ölçüde davacının ziynetinin bulunmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu
hususu ile hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri ve dava tarihi itibariyle taşınmazın değeri de gözönünde bulundurularak TMK’nun 227 ve 6098 sayılı TBK’nun 50. maddesi uyarınca davacıya uygun (makul sayılacak) bir miktar (tazminat) alacağının Mahkemece takdir edilmesinin düşünülmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması Usul ve Yasaya aykırıdır…” gereğine işaret edilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile, 774,00-TL’nin dava tarihi itibari ile yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan hareketle; kuyumcu bilirkişi raporunda tespit edilen ziynetlerin dava konusu taşınmazın edinildiği tarihteki değerinin 345.70-TL, dava konusu taşınmazın edinme tarihindeki değerinin 40.000,00-TL olduğu, buna göre davacının katkısının %0.86 oranında olduğu kabul edilerek bu oranın dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeriyle çarpılması sonucu bulunan 774,00-TL’ye hükmedilmişse de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; TMK’nun 227.maddesine göre bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınacağından dosya içeriğine, toplanan delillere, kuyumcu ve emlakçı bilirkişilerin raporlarına göre 6098 sayılı TBK’nun 50. ve 51. maddeleri de gözetilerek evin alımında katkı olarak kullanılan ziynetlerin dava tarihindeki gerçek değeri olan 11.461,60-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerekir. Ne var ki; taleple bağlı kalınacağından 10.000-TL katkı payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken kanun maddesi yanlış yorumlanarak hakkaniyete uygun olmayacak şekilde karar verilmesi doğru değilse de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMUK’nun 438/7.maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeple hüküm fıkrasının 1.bendinin hüküm fıkrasından tamamen çıkarılmasına, yerine “1-Davanın kabulü ile, 10.000-TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, 2.bendinin hüküm fıkrasından tamamen çıkarılmasına, yerine “Alınması gereken 683,10-TL harçtan peşin alınan 148,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 534,60-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına” cümlesinin yazılmasına, 3.bendinin hüküm fıkrasından tamamen çıkarılmasına, yerine “Davacı tarafından yargılama sırasında ve temyiz aşamasında yapılan toplam 834,75-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, 5.bendinin hüküm fıkrasından tamamen çıkarılmasına, yerine “Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan toplam 75,00-TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına” cümlesinin yazılmasına, 6.bendinin hüküm fıkrasından tamamen çıkarılmasına, hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. fıkrası gereğince düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 17.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.