Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/16398 E. 2017/17515 K. 25.12.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16398
KARAR NO : 2017/17515
KARAR TARİHİ : 25.12.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Borçlu vekili, davalı alacaklının talep ettiği faiz oranının bankalarca mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faizi olmadığını, belirterek fazlaya ilişkin faiz taleplerinin ve faiz tutarının iptaline, takip tarihinden itibaren işleyecek faiz oranı olarak yine bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, şikayetin kabulü ile fazla talep edilen asıl alacak ve faize ilişkin kısmın iptaline karar verilmiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HGK’nun 20.09.2006 tarih, 12-594/534 sayılı kararında da vurgulandığı üzere Mahkeme’ce yapılacak iş; taraflara süre verilerek, bildirdikleri bankalardan, hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve brüt alacak kalemlerinin nete çevrilmesi suretiyle hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmalıdır.
6100 sayılı HMK.nın 26. maddesinde ” hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. …” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; Mahkemece faiz alacağı itirazının incelenmesi noktasında itiraz konusu sadece faize itiraz olduğundan asıl alacak yönünden net brüt çevrilmesi yapıldıktan sonra faiz hesabı yapılması doğru isede asıl alacağa yönelik şikayet olmadığı halde bu yönde de karar verilmesi doğru değildir.
Ayrıca yukarıda bildirilen ilkeler ışığında, taraflara banka ismi bildirmeleri için süre verilmesi, her iki tarafın bildirdiği tüm bankalardan faiz oranları getirtilerek bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken alacaklı vekilinin bildirdiği bankalar sorulmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
bozma neden ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.