Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/16092 E. 2017/3441 K. 13.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16092
KARAR NO : 2017/3441
KARAR TARİHİ : 13.03.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemiz’in 02.06.2015 gün ve 2015/6919 Esas, 2015/12220 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Davacı 3. kişi ve davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı 3.kişi vekili, 13 02/2012 tarihinde haciz yapılan adresin müvekkili şirkete ait olduğunu, müvekkili şirketin 11/12/2009 tarihinde kurularak tescil edildiğini, bu tarihten itibaren haczin yapıldığı adreste faaliyet gösterdiğini, dağıtıcı firması olan…. ile 17/12/2009 tarihinde bayilik sözleşmesi imzaladığını ve taşınmazın tapu kaydına dağıtıcı firma lehine intifa hakkı tesis edildiğini, müvekkili şirket ile takip borçlusu arasında herhangi bir hısımlık durumunun söz konusu olmadığını, borçlu ile illiyet bağı kurulan …..Şirketi’nin borcun doğumundan sonra 08/03/2011 tarihinde kurulduğunu ve müvekkili şirkete ait tesiste akaryakıt istasyonu hariç restoran ve sosyal tesis bölümünde kiracı olduğunu, bu durumun kira sözleşmesinde belirtildiğini, ancak kiracı şirketin elektrik faturasını ödememesi sebebiyle elektriklerin kesildiğini, restoran ve sosyal tesisin kapanıp kira sözleşmesinin feshedildiğini, …. ile ortaklarından biri olan …’ın müvekkili şirkete de borcunun bulunduğunu, haczedilen akaryakıt pompalarının mülkiyetinin …’e ait olup, ariyet sözleşmesi ile müvekkili şirkete ait akaryakıt istasyonuna montajlandığını ileri sürerek istihkak iddialarının kabulü ile davalı alacaklının kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, dava dilekçesinde akaryakıt pompalarının mülkiyetinin başka bir şirkete ait olduğunun belirtildiğini bu haliyle istihkak davası açma yetkisinin bulunmadığını, öncelikle aktif husumet ehliyeti yönünden davanın reddinin gerektiğini, haciz için gidilen adresin akaryakıt istasyonu, restoran, dinlenme tesisleri bulunan bir yer olduğunu, tüm bina ve müştemelatların bir bütün olarak aynı parkur içerisinde yer aldığını, buradaki faaliyetin birbirinden ayrı olarak düşünülmesinin mümkün olmadığını, yapılan evrak araştırmasında… Şirketi tarafından,….. Şirketi’ne kesilmiş çeklerin, senetlerin, …. Şirketi tarafından… Şirketi’ne düzenlenmiş senetlerin,… Şirketi ile borçlunun ortak davalı olarak düzenledikleri cevap dilekçelerinin,……Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/204 esas sayılı dosyasına verilen ve yine iki şirketin de aynı tarafta bulunduğu çeşitli davalara ilişkin dilekçelerin ve borçlu …’ın kimlik fotokopisinin bulunduğunu., …. Şirketi’nin cari hesap özetinin bu şirketin muhasebecisi tarafından haciz mahalline getirildiğini, …. Şirketi’nin borçlu …’ın …. Şirketi’nin ortağı ve yetkilisi olduğunu, taraflar arasında organik bağın bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; haczedilen 4 adet akaryakıt pompasına ilişkin istihkak iddiasında bulunulmuş ise de, davacı vekili dava dilekçesinde pompaların mülkiyetinin ….’e ait olduğunu belirttiğinden akaryakıt pompalarına ilişkin dava yönünden aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı diğer taşınırlar yönünden ise, sunulan belgeler başlı başına mülkiyete karine teşkil etmeyeceği gibi, haczin takibe konu edilen senetlerden birinde borçlunun adresi olarak gösterilen mahalde yapıldığı, haciz mahallinde yapılan evrak araştırmasında, davacı şirket tarafından …..’ne verilen çeklerin, …. tarafından…Şti.’ne verilen senetlerin, borçluya ait kimlik fotokopisi gibi belgelerin bulunduğu, mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olduğu, davacı üçüncü kişi tarafından bu karinenin aksinin güçlü ve inandırıcı deliller ile ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı 3. kişi vekili esas bakımından, davalı alacaklı vekili ise vekalet ücreti yönünden temyiz etmiş, Dairemizce verilen 02.06.2015 tarih, 2015/6919 Esas, 2015/12220 K. sayılı karar ile hükmün onanmasına karar verilmiş, davacı 3. kişi vekili ve davalı alacaklı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine dosya yeniden incelenmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir
1- Davacı 3. kişinin karar düzeltme talebinin incelenmesinde;
Dairemizin 02.06.2015 tarih, 2015/6919 Esas, 2015/12220 K. sayılı onama ilamı, davacı vekiline 25.06.2015 tarihinde davalı alacaklının karar düzeltme dilekçesi ise 06.07.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, karar düzeltme dilekçesi ise muhabere yoluyla 20.07.2015 tarihinde sunulmuştur. Katılma yoluyla karar düzeltme talebinde bulunulduğu kabul edildiğinde dahi, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin süresinde olmadığı anlaşıldığından karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı alacaklının karar düzeltme talebinin incelenmesinde;
Davanın esasına yönelik ret kararı verildiğine göre; karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hacizli malların değeri ile asıl alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekir. Somut olayda, davaya konu mahcuzların toplam değeri 50.570,00 TL olup, hacizli malların değeri alacak miktarından az olduğundan avukatlık ücretinin bu miktar üzerinden hesap edilmesi gerekirken Mahkemece alacaklı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki yapılan bu yanlışlığın giderilmesi, yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden davalı alacaklının karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlere davalı alacaklının vekalet ücretine ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile kararın hüküm fıkrasının 5. bendindeki “…500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı alacaklıya verilmesine.” rakam ve sözcüklerinin çıkartılarak yerine “… dava konusu mahcuzların toplam değeri olan 50.570,00 TL üzerinden karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.862,70 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı alacaklıya verilmesine…” ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, 57,60 TL peşin harcın karar düzeltme isteyen davalıya iadesine, 13.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.