YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13759
KARAR NO : 2015/22957
KARAR TARİHİ : 22.12.2015
MAHKEMESİ : … Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
E.. E.. ile O.. F.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair … Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi’nden verilen … gün ve … Esas 2014/117 Karar sayılı hükme yönelik temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için … Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat … geldi, karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın eksikliklerin ikmali için mahalline geri çevrilmesine karar verildiği, ikmalden sonra yeniden gönderilen dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, evlilik birliği içerisinde alınan 2 parça taşınmaz için ileri sürerek 50.000 TL katkı payı alacağının dava tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Mahkemece temyiz dilekçesinin süresinde verilmediği açıklanarak ek kararla temyiz talebinin reddine karar verilmesi üzerine; esas hüküm ve ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece ek kararla temyiz talebinin reddine karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Hüküm, … tarihinde davalı tarafa tebliğ edilmiş, temyiz işlemi UYAP üzerinden … günü mesai bitiminden sonra saat 17.33 itibarı ile başlatılmıştır. Hukuk Mahkemeleri Yönetmeliğinin 40.maddesinin 9.bendi uyarınca; dilekçenin sisteme kaydedildiği tarih temyiz tarihi olup, 10. bendinde ise temyiz başvurusunun saat 00:00 kadar yapılmasının mümkün olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili, temyiz başvurusunu 10. bentte gösterilen süreden önce başlattığına göre, temyiz başvurusunun süresinde olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın kaldırılmasına karar verilerek, hükmün esasına ilişkin temyiz incelemesine geçildi.
2-Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacak isteğine ilişkindir.
-//-
01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM’de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı Kanun’un 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak “katkı payı alacağı” hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulacaktır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanun’un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m).
Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM 189 m). Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka malvarlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu malvarlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay’ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen tasfiyeye konu mala, eşlerin, hem başka malvarlıkları (ziynet, miras, bağış vs gibi) kullanılarak, hem de çalışma karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının ileri sürüldüğü durumlarda; öncelikle, tasfiyeye konu malın edinildiği tarih itibarıyla başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının, dava konusu malın bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanmalıdır.
Bundan sonra da, kalan miktara her bir eşin çalışmaları ile elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının kabulü ile oranları ayrı ayrı belirlenmelidir.
Buna göre, öncelikle toplu katkının satın alma tarihindeki parasal değeri ile tasfiyesi istenen malın hem edinme bedeli hem de dava tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri ayrı ayrı tespit edilmelidir.
Dava konusu malvarlığına, başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının dışında kalan bölümüne eşlerin çalışmaları karşılığı elde edilen düzenli gelirlerle yapılan katkı oranının belirlenmesi bakımından ise; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, çalışılan bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup belirlenerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı saptanmalıdır. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM’nin 152.maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama kendi gelirlerinden düşülerek ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarları tespit edilmeli, daha sonra her bir eşin tespit edilen tasarruf miktarının birlikte gerçekleştirdikleri toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Bulunan bu oranlar, eşlerin çalışmaları karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle tasfiye konusu malvarlığına yaptıkları katkı oranını göstermektedir.
Yukarıda açıklanan yöntemlerden yararlanılarak ayrı ayrı tespit edilen toplu para ve düzenli gelirlerle yapılan katkı oranları, birleştirmek suretiyle değerlendirilerek, tasfiyeye konu malvarlığının dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, her bir eşin katkı payı alacak miktarı bulunur.
-//-
Somut olaya gelince; eşler, … tarihinde evlenmiş, 2009 yılında açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, … tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir ( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu … ada .. parsel,… tarihinde satın alınarak 1/2 oranında davalı koca adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 s.lı TMK 179 m).
Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, mahkemece deliller değerlendirilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, 28.03.2008 tarihinde davacı lehine tesis edilen ipoteğin faizsiz ve 5 yıl süreli olarak tesis edildiği anlaşıldığına, mahkemece tarafların çalışma ve gelirleri göz önünde tutularak davacı kadının katkı oranı ve payı usulüne uygun olarak belirlendiğine, taraflar arasındaki yararlar dengesine, TMK’nun 4. maddesinde (TBK md.50/2) öngörülen hukuk ve hakkaniyet ilkelerine uygun bulunduğuna göre mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle temyiz talebinin reddine ilişkin yerel mahkemenin … tarih 2009/… esas 2014/… sayılı ek kararının kaldırılmasına,davalı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının (2.) bentte açıklanan nedenlerle reddiyle hükmün esasının ONANMASINA, davacı Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmadığından Avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, taraflarca HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, ve aşağıda dökümü yazılı 2.022.00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 6.065,56 TL’nin temyiz eden davalıdan alınmasına, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.