YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13402
KARAR NO : 2017/4014
KARAR TARİHİ : 21.03.2017
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı … vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen bir adet taşınmaz yönünden mal rejimi tasfiye edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacının taşınmazın edinilmesinde hiçbir katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 13.164,25 TL katılma alacağının kararın kesinleşmesinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK’nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye(karara en yakın) tarihindeki sürüm(rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kurulundan da yardım alınmalıdır.
Somut uyuşmazlığa gelince, taraflar 28.10.2007 tarihinde evlenmiş, 26.04.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 03.06.2014 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m).
Tasfiyeye konu 21 nolu mesken, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 12.08.2010 tarihinde satın alınarak, davalı adına tescil edilmiştir. Dosya kapsamından meskenin bir kısmı peşin para ve bir kısmıda bankadan çekilen krediler ile satın alındığı, taşınmaz alınırken ….. davalı adına 37.000,00 TL konut kredisi ve 7.500,00 TL bireysel kredi çekildiği, konut kredisine ilişkin evrakların dosyaya getirtildiği ancak bireysel kredi evrakları ödeme tablosunun dosya arasında alınmadığı, ayrıca katılma alacağı hesaplamasında Dairemiz ilke ve uygulamalarına uygun düşmeyen şekilde konut kredisinin kalan borç miktarının tasfiyeye konu meskenin değerinden düşülmek suretiyle artık değerin ve katılma alacağının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalı adına çekilen 7.500,00 TL krediye ilişkin evraklarda ilgili bankadan getirtilerek dosya arasına alınması ve her iki kredinin mal rejiminin sona erme tarihinden önce ve sonraya sarkan ödemeler yönünden yukarıda izah edilen şekilde oranlama ve hesap yapılması, temyiz edenin müktesep haklarıda gözetilerek sonucuna göre davacının katılma alacağının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.