YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1260
KARAR NO : 2015/4160
KARAR TARİHİ : 13.02.2015
MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı üçüncü kişi, .. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2380 sayılı Takip dosyasında yapılan 30.07.2013 günlü hacze konu menkullerin davacı üçüncü kişiye ait faturalı eşyalar olduğunu, borçlu ile ilgisinin bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, haciz gerçekleştirilen işyerinin borçlu şirkete ait olduğunu, adreste daha önce de haciz yapıldığını ve malların davacıya yediemin olarak bırakıldığını, dava konusu mahcuzların ambalajlarında borçlu şirketin isminin yazmakta olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; 3. kişiye ait vergi levhasının incelenmesinde işe başlama tarihinin 14.01.2011 olduğu, bu tarihten itibaren… adı altında faaliyette bulunulduğu, her ne kadar işyeri camında borçlu şirket ünvanı olan … yazdığı iddia edilmişse de dosya arasındaki fotoğraflarda işyerinin camında … yazdığının anlaşıldığı, davacının işe başlama tarihi ile haczin yapıldığı süre gözetildiğinde mahcuz malın davacı şirkete ait olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile mahcuz mal üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nun 96. ve devamı maddeleri gereğince 3. kişi tarafından açılmış istihkak istemine ilişkindir.
Dava konusu haciz ödeme emrinin de tebliğ edildiği, takibe dayanak senette borçlunun gösterdiği adreste yapılmıştır. Burası aynı zamanda takip adresidir. İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararınadır. İspat yükü altında olan üçüncü kişi karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahiptir. İsteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı borcun doğumundan sonra düzenlenmiş bulunan fatura ve vergi levhası gibi belgeler yasal karinenin aksini ispata yeterli değildir.
Bununla birlikte dava konusu haczin gerçekleştirildiği adreste önceden de hacizler yapılmış, 09.07.2010 tarihli hacizde 3. kişi borçlunun kardeşi olduğunu belirterek hazır bulunmuş ve haczedilen mahcuzlar kendisine yediemin olarak bırakılmıştır. 3. kişinin borcun doğum tarihinden sonra ve aynı iş kolunda borçlu adresinde faaliyete devam etmesi, haciz tutanağı içeriğine göre de hacizde borçluya ait evraklar bulunması karşısında, alacaklıdan mal kaçırma kastıyla yapılan danışıklı işlemler olduğu açıktır.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, davanın reddi yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile kabulüne yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.