Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/12191 E. 2015/20138 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12191
KARAR NO : 2015/20138
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

MAHKEMESİ : Ankara 6. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 16/02/2015
NUMARASI : 2011/1697-2015/142

M.. U.. ile K.. G.. aralarındaki boşanmadan sonra açılan katkı payı alacağı, esasen katılma alacağı davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair Ankara 6. Aile Mahkemesi’nden verilen 16.02.2015 gün ve 1697/142 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 10.11.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı K.. G.. bizzat geldi, karşı taraftan davacı vekili Avukat A.. T.. E.. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı Merih vekili, dava dilekçesinde yazılı daire ve aracın evlilik birliği içinde davalı adına alındığını açıklayarak ortak katkı ile alınan daire için 12.000 TL, araç için 3.000 TL olmak üzere 15.000 TL katkı payının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, harcını tamamladığı 09.07.2013 tarihli dilekçe isteğini ev için 51.704,92 TL, araç için 4.650 TL olmak üzere toplam 56.354,92 TL olarak ıslah etmiş, 19.11.2014 tarihli dilekçesi ile de taşınmaz için 30.150 TL. Olduğunu ve yasal faiz uygulamasını bildirmiştir.
Davalı Korhan vekili, davacının ev ve arabanın alınmasında hiçbir katkısının bulunmadığını, aracın davalıya ait eski aracının satışı ile takas usulü alındığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 31.657,05 TL’nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talep ve araç ile ilgili talebin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı Merih vekili ile davalı Korhan vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 12.09.2007 tarihinde evlenmiş, 10.11.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 20.04.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 45864 ada 7 parselde 1 nolu dubleks daire ile .. plakalı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 13.10.2008 ve 14.08.2009 tarihlerinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiş, daha sonra 14.06.2011 ve 12.10.2009 tarihinde elden çıkartılmışlardır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
1-Dava konusu .. plakalı aracın alındığı tarihte, davalı Korhan adına tescilli .. plakalı aracın satıldığı dikkate alınarak dava konusu araç kişisel mal kabul edilmiş, araçla ilgili dava reddedilmiştir. Önceki .. plakalı aracın satış tarihi ile dava konusu aracın alım tarihi 14.08.2009 aynı tarih ise de, .. plakalı aracın da evlilik birliği içinde 17.01.2008 tarihinde satın alınması sebebiyle, TMK’nın 222/son maddesi gereği kural olarak edinilmiş mal kabul edilmesi gerekir. Bu bakımdan önceki araçtan hareketle verilen red kararı yerinde değildir. Ancak davalı vekili tarafından evlenme öncesi sahip olunan araçlardan bahsedilmiş ve plaka numaraları bildirilmiş olmasına rağmen davalı adına evlenme öncesi tescil edildiği anlaşılan .. plakalı Mazda 323 araçla ilgili belgeler getirtilmemiştir. Davalı tarafın savunması gözetilerek TMK’nın 220/4 ve 222/1. fıkrası gereğince dava konusu aracın davalının kişisel malı olup olmadığının tespiti bakımından .. plakalı araca ait alım satıma ilişkin noter belgesi ile tescile ilişkin belgelerin bulundukları yerden getirtilerek, satılan .. plakalı aracın alım tarihi ve değeri ile karşılaştırılması, sonucuna göre dava konusu aracın davalının kişisel malının yerine geçen değer olup olmadığının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2-Dava konusu olan ve 12.10.2009 tarihinde edinilen 45684 ada 7 parseldeki 1 nolu dubleks meskenin 61.000 TL’ye alındığı, 13.500 TL’sinin davalının banka hesabından çekilen 13.500 TL ile, bakiyenin ise 120 ay vadeli çekilen 47.500 TL banka kredisi ile karşılandığı açıktır. Peşinatın çekildiği davalıya ait banka hesabına ilişkin hesap hareketlerinden çekilen paranın çalışma karşılığı edinilen edinilmiş mal niteliğinde olduğu görülmektedir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda peşinatın ve evlilik içinde ödenen 13 aylık kredi geri ödemesinin edinilmiş mal olduğundan hareketle yapılan hesaplamada dubleks meskenin % 40,20’sinin edinilmiş mal olduğu kabul edilerek, bu oranın karar tarihine en yakın piyasa sürüm değeri 150.000 TL ile çarpılması sonunda 30.150 TL katılma alacağı bulunmuştur. Mahkeme tarafından bu usul doğru kabul edilmiş, TMK’nın 235/1.maddesi gereği karar tarihine en yakın değer gözetileceğinden resen tasfiye değeri 157.500 TL olarak güncellenmiş, bu değer üzerinden katılma alacağı hesaplanarak karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda peşinatın ve kredi ödemesinin 13/120 oranındaki bölümünün edinilmiş mal olarak kabul edilmesi yerinde ise de artık değer ve katılma alacağını hesaplama usulü doğru değildir. Mahkemece yapılması gereken iş; dubleks meskenin alımında peşinat olarak ödenen miktarın, alım değeri karşısındaki (13.500/61.000) % 22,13 oranı ile, bakiyenin ödenmesinde kullanılan banka kredisinin evlilik içinde ödenen kısmı 13/120 oran karşılığına tekabül eden % 8,435 oranının, karar tarihine en yakın güncellenen piyasa sürüm değeri 157.500 TL ile ayrı ayrı çarpılması sonunda bulunacak miktarların toplamının artık değer, artık değerin yarısının ise katılma alacağı olduğunu dikkate almak, davacının sınırlandırdığı talep miktarı ile kazanılmış hakları da gözeterek sonucuna göre hüküm kurmak olmalıdır.
3- Dava dilekçesindeki talep dubleks mesken için 12.000 TL, araç için 3.000 TL olmak üzere 15.000 TL iken davacı vekili harcını tamamladığı 09.07.2013 tarihli dilekçe ile isteğini ev için 51.704,92 TL, araç için 4.650 TL olmak üzere toplam 56.354,92 TL olarak ıslah etmiştir. Ancak yeniden alınan bilirkişi raporu sonrası 19.11.2014 tarihli dilekçe ile de taşınmaz için bildirdikleri 12.000 TL’yi 18.150 TL daha artırarak yasal faiz de yürütülmek üzere 30.150 TL. istediklerini bildirmiştir. Bilirkişi raporu ile karar tarihine en yakın değer olarak 22.02.2013 tarihi itibarıyla belirlenen 150.000 TL’nin mahkeme tarafından 16.02.2015 karar tarihi itibarıyla TMK’nın 235/1.maddesi dikkate alınarak 157.500 TL şeklinde güncellenmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Her ne kadar davanın her iki tarafının da, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurulabileceği (6100 sayılı HMK’nın 176/2.maddesi), bu yüzden 19.11.2014 tarihli ıslah olarak düzenlenen dilekçenin ıslah olarak kabul edilemeyeceği açık ise de 19.11.2014 tarihli dilekçe ile davacının talebini sınırlandırdığı gözetilerek ıslah edilen miktarın bir bölümünden davacı tarafın feragat ettiğinin kabulü gerekir. Bu durumda Mahkemenin kabule göre, davacı tarafın talebini sınırladığı 30.150 TL’yi talep miktarı olarak dikkate alması gerekirken, bu miktar aşılarak talepten fazla olarak yazılı şekilde 31.657,05 TL’ye hükmedilmesi de hatalıdır.
4-Yukarıdaki nedenler karşısında, yeni hükümde vekalet ücreti dahil yeniden hüküm kurulması gerektiği gözetilerek davacı Merih vekilinin vekalet ücretine yönelen temyiz itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı Merih vekilinin, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı Korhan vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, davacı Merih vekilinin vekalet ücretine yönelen temyiz itirazlarının (4) numaralı bentte açıklanan nedenle bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 540,00 TL peşin harcın istek halinde davacı ve davalıya ayrı ayrı iadesine 10.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.