Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/11939 E. 2017/4982 K. 04.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11939
KARAR NO : 2017/4982
KARAR TARİHİ : 04.04.2017

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

… A R A R

Davacı … vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen araç ve davalının …. Mensupları Yardımlaşma Sandığı Vakfı’nda bulunan birikimleri nedeni ile 20.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini tale ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, araç yönünden davanın kabulü ile 9.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline, Vakıf’ta bulunan birikimler yönünden Vakıf tarafından davalıya yapılan bir ödeme olmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından reddedilen ….. Mensupları Yardımlaşma Sandığı Vakfı’nda bulunan birikimlerine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK m. 222). Aynı kanunun 219/5. maddesine göre ise; edinilmiş malların yerine geçen değerler edinilmiş mal, 220/4. maddeye göre de, kişisel malların yerine geçen değerler de kişisel mal sayılır. Bu durum, kanun koyucunun kabul ettiği, mal rejiminin tasfiyesi davalarında ki ispat ve ikame kurallarıdır .
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 05.05.1989 tarihinde evlenmiş, 12.09.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu… Mensupları Yardımlaşma Sandığı Vakfı’na davalı eş mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 30.10.1990 tarihinde üye olmuş, aidat ödemelerine halen devam etmektedir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde,….Ş. Mensupları Yardımlaşma Sandığı Vakfı’dan gelen yazıya göre, davalı eşin mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 30.10.1990 tarihinde üye olduğu, 01.01.2002-31.08.2007 tarihleri arasında toplam 14.520,00 TL aidat ödemesi yaptığı, varlığının (aidatlar dahil) 01.01.2002 tarihinde 21.817,55 TL iken 31.08.2007 tarihinde 141.201,43 TL olduğu; Vakıf Senedi 7.1. maddesine göre ‘Vakıf üyelerinin dilekdikleri zaman istifa ederek üyelikten ayrılabilecekleri’ ve 7.1.1. maddeye göre de ‘İstifa etmeleri halinde Vakıf’ta birikmiş aidatları her yıl için yıllık %5 basit faizi ile birlikte iade edileceği’ düzenlendiği anlaşılmıştır.
Açıklanan kanuni düzenlemelere göre, Vakıf tarafından yapılacak toplu ödeme ya da irat şeklindeki maaş ödemelerinin hangi mal grubundan sayılacağı, Vakıfa ödenen aidatların ait olduğu mal grubuna göre belirlenmesi gerekir. Vakıf tarafından yapılacak ödeme; aidatlar edinilmiş mal grubundan karşılanmışsa edinilmiş mal, kişisel mal grubundan karşılanmışsa da kişisel mal sayılacaktır. Aidatların hangi eş tarafından veya hangi mal grubundan ödendiğinin kanıtlanamaması durumunda ise, az yukarı da açıklanan TMK’nun 222. maddesinin 2 ve 3. fıkraları gözönünde bulundurularak mal rejiminin tasfiyesi gerçekleştirilmelidir.
O halde, davacının talebi katılma alacağı olduğuna göre, her ne kadar Vakıf tarafından davalıya boşanma dava tarihinde ödenmiş bir para olmasa da Vakıf Senedindeki düzenlemelere göre, vakıf üyeliğinden davalının isteği zaman istifa edileceği (Vakıf Senedi m. 7.1), bu nedenle zorunlu katılımın olmadığı; ancak davalının istifa etmesi halinde ödediği aidatların (01.01.2002-12.09.2007) % 5 basit faizi ile birlikte alabileceği (Vakıf Senedi m. 7.1.1), davalının da boşanma dava tarihi itibari ile de toplu ödeme ve emekli aylığı hakkının da oluşmadığı (Vakıf Senedi m. 12 ve 13 devamı) anlaşıldığından davalı tarafın boşanma dava tarihinde Vakıf’tan istifa/talep etseydi vakıf tarafından yapılacak olan 01.01.2002-12.09.2007 tarihleri arasında yaptığı aidat ödemelerinin % 5 basit faiz ile birlikte toplam ödemenin yarısı üzerinden alacağın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 04.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.