Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/11556 E. 2015/15883 K. 09.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11556
KARAR NO : 2015/15883
KARAR TARİHİ : 09.09.2015

MAHKEMESİ : İzmir 14. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 10.04.2015
NUMARASI : 2015/242-

T.. S.. ile H.. A.. aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi, derdest davasının ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararına dair İzmir 14. Aile Hukuk Mahkemesi’nden verilen 10.04.2015 gün ve 2015/242 sayılı kararının Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan mal rejiminin tasfiyesi davasında; dava konusu 781 ada 23 parsel nolu bağımsız bölümün tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin talebin reddine dair Mahkemece verilen 10.04.2015 tarihli ara kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 391/3. ve 394/5. fıkralarında ihtiyati tedbir ile ilgili olarak mülga 1086 sayılı HUMK’nun da yer almayan yeni bir hak arama yolu öngörülmüş ve HMK’nun 341. maddesinde “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar”, HMK’nun 362. maddesinde ise “Temyiz edilemeyen kararlar” başlığı altında yer alan düzenlemelerden sözü edilen kanun yolundan maksadın “istinaf” olduğu hususu açıkça hüküm altına alınmıştır.
Ne var ki, HMK’da öngörülen kanun yollarından istinaf başvurularının inceleneceği merciler olan Bölge Adliye Mahkemeleri’nin henüz kurulmaması nedeniyle HMK’da daha sonra eklenen Geçici 3. maddeyle istinaf hükümlerinin uygulanması Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başlama tarihine kadar ertelenmiş ve bu amaçla birtakım genel geçiş hükümleri öngörülmüştür.
Bilindiği üzere, ihtiyati tedbir, HMK’da “Geçici Hukuki Korumalar” üst başlığı altında taraflar arasındaki ihtilafın çözümüne katkı sağlayan ve asıl yargılamada verilen hükmün gerçekleştirilmesini temin eden ve hakların korunması bağlamında aynı zamanda Hukuk Devleti ilkesinin ayrılmaz bir parçası olarak hak arama hürriyeti kapsamında değerlendirilebilecek bir usul hukuku müessesesi olduğunda kuşku yoktur. Temyiz yolu da. açık bir şekilde hatalı veya kanuna aykırı biçimde ortaya çıkmış kararların düzeltilmesini amaçlayan olağan bir kanun yoludur. Bu anlamda temyiz ” hukukun hiç uygulanmaması veya yanlış ulgulanması” sebebine dayanır. Zira temyiz, hem kararın daha üst seviyedeki bir mahkeme tarafından denetlenmesini sağlaması, hem de şekli bakımdan kesinleşmesini ertelemesi itibariyle tam bir kanun yoludur. Oysa istinaf, yukarıda belirtildiği gibi hukuki denetim yanında yerindelik denetimi yapan bir kanun yoludur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 6. maddesine göre: “Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisini kullanamaz”. Yine Anayasa’nın 142. maddesine göre de: “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi kanunla düzenlenir”. Nitekim bu husus, 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesinde: “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindedir.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı ilkeye Yargıtay’ın Mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgilidir; kıyas veya yorum yolu ile genişletilemez” şeklindeki kararında (YİBK. 1977/4-4) da yer verilmiştir. Bu bakımdan mahkemelerin görev ve yetkilerinin kıyas ve yorum yoluyla genişletilmesi olanaklı bulunmamaktadır. Bu itibarla HMK’nun 391. ve 394. maddelerinde geçen “kanun yolu” ibaresi ile kastedilenin istinaf yolu olduğu. Geçici 3. madde yollamasının sadece HUMK’nun temyize ilişkin hükümlerini kapsadığı ve ihtiyati tedbire ilişkin kararların nihai nitelikte kararlardan olmadığı, ayrıca bu konuda özel bir düzenlemenin de bulunmadığı gözetildiğinde bu tür kararların temyiz yolu kapsamında incelenebilmesi mümkün değildir. (YİBK. 21.02.2014 tarih 2013/1 E.-2014/1 K.)
Talep, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasına ilişkin olup. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 21.02.2014 tarih 2013/1 Esas, 2014/1 Karar sayılı ilamı uyarınca ilk derece mahkemelerince verilen ihtiyati tedbir taleplerinin reddi veya bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilen kararlara karşı temyiz yolunun kapalı olduğuna karar verildiğinden ihtiyati tedbire ilişkin kararların temyizi kabil değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, ve 27,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.