YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9507
KARAR NO : 2016/727
KARAR TARİHİ : 21.01.2016
MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı 3. kişi vekili, müvekkilinin İncirağacı köyü … parsel sayılı taşınmazın 9.000 m2’lik kısmını … Noterliği’nin … tarihli kira sözleşmesi ile …’den kiraladığını, üzerindeki 2 adet sera ve demirlerini de malzeme devir sözleşmesine istinaden …’den satın aldığını, söz konusu seraların sözleşme gereği müvekkili tarafından kullanıldığını, ancak haciz esnasında davalı borçlunun da daha sonra gelerek bu seraların kendisine ait olduğunu beyan etmesi üzerine, haciz yapıldığını, müvekkilinin hacze konu seraları 2010 yılından bu yana kullandığını, müvekkiline ait çiftçilik belgesi ve vergi levhasının da seranın ve sera demirlerinin müvekkili tarafından kullanıldığının delili olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile dava konusu menkuller üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlu, dava konusu menkullerin kendisine ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; bedelde muvazaanın ikrar ile sabit olduğu, satışın takipten sonra yapıldığı, borçlunun mekullerin gerçekte kendi malı olduğunu beyan ettiği ve yapılan hacze onay verdiği, dava dışı …’ün kocasının satışın muvazaalı ve bedelsiz yapıldığına dair beyanı dikkate alındığında, davacının ve borçlunun muvazaalı işlemler yaptığının sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 vd. maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasıdır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere ve özellikle dava konusu mahcuzları satan …’in de eşi olan tanık …’in beyanına göre; takibe konu bononun düzenlendiği … tarihinde borçlu, haczin yapıldığı serada kiracı ise de, gerek Noterde düzenlenen … tarihli taşınmazın kiralanmasına ilişkin sözleşme ile mahcuzların satışına ilişkin … tarihli satım sözleşmesi, gerekse dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında, haczin yapıldığı tarihte borçlunun kiracılık sıfatı bulunmadığında duraksama yoktur.
-//-
Her ne kadar borcun doğumundan ve takip tarihinden sonra davacı 3. kişi, seranın bulunduğu taşınmazı kiralayıp hacze konu sera demirlerini satın almışsa da, yine tanık beyanları ve dosya içeriğine göre anılan kira ve satış sözleşmesinin muvazaalı olmadığı, davacı 3. kişinin kira ve satış tarihlerinde fiilen, sera işletmecisi olarak faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, haciz sırasında davalı borçlunun malik veya kiracılık sıfatı bulunmamasına rağmen, haciz mahallinde hazır bulunması ve yenileme emrini de icra dairesine gidip tebellüğ etmesi, akabinde de tüm yasal sürelerden feragat ettiğini beyan etmesi, normal bir davranış olmayıp, bu haller hayatın olağan akışına da aykırıdır. Bu doğrultuda, borçlu tarafından sergilenen bu tutumun ve yaptığı işlemlerin muvazaalı olduğunun kabulü gerekir.
Tüm bu olgular karşısında, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 21.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.