YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9444
KARAR NO : 2014/17605
KARAR TARİHİ : 30.09.2014
MAHKEMESİ : Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/09/2012
NUMARASI : 2011/412-2012/394
İ.. G.. ve müşterekleri ile S.. Ö.. ve müşterekleri aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 06.09.2012 gün ve 412/394 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan M.. Ö.. ve N. G. vekilleri tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.02.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalılardan M.. Ö.. ve N. G.vekili geldi. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, davacılar ile davalıların müşterek malik oldukları Malatya Merkez Ç. mevkiinde 4968 ada 2 parselle ilgili Malatya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/894 Esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, o davada taşınmaz üzerindeki muhdesatın tespiti için davacılara mehil verildiğini, davacılardan İ.. G..’in taşınmaz üzerindeki muhdesattan pamuk işletme atölyesi (503 m2 yüzölçümlü betonarme yapı), ihata duvarı, sundurma, büro olarak kullanılan kısmın, davacılardan M.. Y.. ile A.. Y..’un ise taşınmaz üzerindeki pamuk işletme atölyesi, ihata duvarı, iki katlı ofis’in maliki olduğunu, diğer hissedarların taşınmaz üzerindeki muhdesatta hiçbir haklarının bulunmadığını açıklayarak taşınmaz üzerindeki pamuk işletme atölyesi (503 m2 yüzölçümündeki betonarme yapı), ihata duvarı, sundurma, büro olarak kullanılan muhdesatın davacı İ.. G..’e, aynı taşınmaz üzerindeki pamuk işletme atölyesi, ihata duvarı, iki katlı ofisin ise davacılar M.. Y.. ile A.. Y.. adlarına aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar vekili Av. M.. E.., açılan tesbit davasında belirtilen muhdesatların müvekkillerine ait olmadığını, tesbit davasının açılmasına sebep olmadıklarından aleyhlerine mahkeme masrafı ve ücreti vekalet yüklenmemesini, süresinde dava açmayan davacıya mahkeme masraflarının yüklenmesini savunmuştur.
Davalılardan Mebrure ve Nejla vekili Av. C.. G.., müvekkillerinin Malatya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/894 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi dosyasında bu davaya konu muhdesatların davacılara ait olmadığı yönünde bir itirazları olmadığını, taşınmaz üzerindeki muhdesatların tapuya kayıtlı taşınmazın mütemmim cüzü olup ayrı mülkiyet konusu yapılamayacaklarını, açılan davada davacıların muhdesatların mülkiyetinin tespitini istediklerini ve hukuki yararları bulunmadığını, bu taleplerin eda davasına konu edilip ortaklığın satış suretiyle giderilmesi davasında muhdesatların değerinin davacılara ödenmesi gerektiğini açıklayarak bilirkişi incelemesi sonunda belirlenecek muhdesatların değeri üzerinden eksik harcın ikmal ettirilerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu Malatya Merkez Çarmuzu mahallesi 4968 ada 2 parselin 25.05.2012 tarihli teknik bilirkişi krokisinde (B) ve (C) ile belirtilen kısımlar üzerinde bulunan pamuk işleme atölyesi olarak kullanılan betonarme bina, ihata duvarı ve büro olarak kullanılan binanın davacı İ.. G..’e, aynı krokide (A) ile belirtilen bölüm üzerinde bulunan halı yıkama atölyesi(eski deri atölyesi), sundurma, büro ve ihata duvarının ise davacılar Meryem ve A.. Y..’a aidiyetinin tespitine karar verilmesi üzerine hüküm davalılardan M.. Ö.. ve N. G. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nun 312/1. maddesi hükmüne göre kural olarak, davalı tarafın davayı kabul etmesi halinde yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulması, bunun sonucu olarak davacı tarafın yaptığı giderlerin davalıdan tahsiline, vekille temsil edilmiş ise, davacı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Aynı maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre davanın kabulü halinde davalı tarafın yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması için davayı kabul etmesi yeterli olmayıp, aynı zamanda ve birlikte kabulün en geç taraf teşkilinden sonraki ilk duruşma oturumunda yapılması ve davalının hal ve durumu itibarı ile dava açılmasına sebebiyet vermemiş olması gerekir. Bu iki koşuldan herhangi birinin gerçekleşmemiş olması halinde davanın kabul edilmiş olması nedeniyle davalının yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekeceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince, dosya kapsamı ve eksikten getirtilerek incelenen Malatya 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/894 Esasında kayıtlı ortaklığın giderilmesi talepli dava dosyasının incelenmesinde, davacılar N. G. ve müşterekleri tarafından 24.05.2010 tarihinde açılan ortaklığın giderilmesi dosyasında 4968 ada 2 parseldeki ortaklığın satış yolu ile giderilmesinin istendiği, davalılardan M.. Ö..’e dava dilekçesi tebliğine rağmen bir cevap vermediği, duruşmalara katılmadığı, 13.05.2011 tarihli yargılama oturumunda davalı İ.. G.. ve vekilinin “taşınmaz üzerindeki muhdesatlar müvekkilime aittir” şeklinde beyanda bulunmaları üzerine davacılar vekili tarafından bu hususun kabul edildiğine ilişkin bir açıklama yapılmadığı, Mahkeme tarafından muhdesatların aidiyetinin tespiti amacı ile dava açmak üzere İ. H. ve vekiline 10 günlük kesin süre verildiği, İ.. G.. vekili tarafından süresi içinde 23.05.2011 tarihinde eldeki davanın açıldığı, eldeki dava açıldıktan sonra 29.06.2011 tarihli celsede ise davacılar vekilinin “muhdesatlar konusundaki davalı beyanını kabul ediyoruz,bu konuda iddiamız yoktur” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır. Eldeki dosyada muhdesatların davacılar tarafından meydana getirildiğinin tesbiti gerektiği açıklanarak aidiyet tesbitinin reddine karar verilmesi istenmiş, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamaları gerektiği ileri sürülmüş ise de eksikten getirtilerek incelenen ortaklığın giderilmesi istekli dosyada muhdesatlarla ilgili İ. H. ve vekilinin aidiyet talebi üzerine, o dosyada hazır bulunan davacılar N. G. ve müşterekleri vekili tarafından talebin doğru olduğu ve muhdesatlarla ilgili bir itirazları olmadığı bildirilmediğine, o dosyanın davalılarından M.. Ö..’in de davayı takip etmediğinin anlaşıldığına, N. G. ve müşterekleri vekilinin muhdesatlarla ilgili iddiaları olmadığına ilişkin açıklamalarının eldeki davanın açıldığı tarihten sonraki celsede yapılmış bulunduğuna göre temyize gelen Nejla ve Mebrure’nin eldeki davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri kabul edilemez. Bu durumda hal ve davranışları ile eldeki davanın açılmasına sebebiyet verdikleri belirlendiğine göre eldeki dosyada davalı durumundaki paydaşların yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalarını gerektiren koşulların somut olayda gerçekleşmediği açıktır. Mahkemenin davalıları sorumlu tutmuş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, muhdesatların üzerinde bulunduğu 4968 ada 2 parselde diğer davalıların payları dışında davacılardan İ.. G..’in 4523/18706, M.. Y..’un 22517/149648, A.. Y..’un 11289/74824, temyize gelen davalılardan M.. Ö..’in 68369/2394368, N. G.’in ise 68369/2394368 payı bulunduğuna, davacıların paylarına düşecek kısım uyuşmazlık konusu olmadığına göre yargılama sonunda hükmedilecek karar ve ilam harcı ile avukatlık ücretinin taşınmazdaki davalı taraf paylarına isabet edecek muhdesat değeri (zemin bedeli hariç muhdesatların bedeli) üzerinden belirlenmesi gerekirken, davalı taraf payları dikkate alınmaksızın, davacıların paylarına isabet edecek muhdesat değeri de hesaplamaya katılarak davalılar aleyhine fazla şekilde harç ve avukatlık ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Diğer yandan gerek eski Medeni Kanun ve gerekse sonradan yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhdesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekirken mülkiyet hakkı doğuracak şekilde muhdesatın aidiyetinin tespitine karar verilmesi de doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar M.. Ö.. ve N. G. vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 4.138,55 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.