Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/8295 E. 2015/8311 K. 13.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8295
KARAR NO : 2015/8311
KARAR TARİHİ : 13.04.2015

İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

Borçlu aleyhine başlatılan ilamlı takipte, borçlu İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; … İli … İlçesi…. Mahallesi … ada … parsel sayılı kargir ev niteliğindeki taşınmaza haciz konulduğunu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun haczi caiz olmayan mallar ve haklar başlıklı 82. maddesinde borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceğinin düzenlendiğini belirterek haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda şikayetin kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmiştir. Hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İİK’nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. Mahkemece, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.
Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.
Takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesidir. İcra mahkemesi ve icra dairesi, takip aşamasında alacaklı ve borçlunun karşılıklı olarak menfaatlerini gözetmekle yükümlüdür.
Somut olayda; alacaklı, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde meskeniyet şikayetine konu taşınmazın iki kattan oluştuğu ve değerinin buna göre belirlenmesi gerektiği itirazları yanında borçlunun haline münasip evi alacağı bedelin de 60.000,00 TL’den daha az (20.000,00 TL ile 30.000,00 TL arasında) bedelle alabileceği itirazında bulunmuştur. İcra Mahkemesi’nce incelemenin borçluya ait taşınmaz üzerindeki evin bütününün değerine göre meskeniyet iddia edilen kısmın değerin belirlenmesi gerektiği gibi bilirkişi raporunda kabul edildiği şekilde benzer nitelikte ev alınması koşul olmayıp, daha mütevazi semtte daha az değerde belirlenecek evin değeri üzerinden sonuca gidilmesi gerekir. Bu yönde bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle ihtilafın halli yerine eksik inceleme ile yukarıda yazılı ilkelere uygun olmayan hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğinden kararın bozulması yoluna gidilmiştir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve 6100 sayıı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 13.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.