Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/7879 E. 2015/8441 K. 15.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7879
KARAR NO : 2015/8441
KARAR TARİHİ : 15.04.2015

İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İcra emrine itiraz

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Hükmün Kapsamı başlıklı 297/2. maddesinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” denilmektedir.
Ayrıca ilamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili İcra Mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.- 2008/453 K. sayılı ilamları)
Somut olayda takip dayanağı ilamda; maddi tazminat alacakları yönünden sigorta şirketinin teminat (sigorta poliçesi) limitiyle ve 05.08.2010 tarihinden, diğer davalılar yönünden ise 15.05.2010’dan itibaren, yine cenaze yardımının … tarihinden itibaren yasal faiziyle her üç davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacılar tarafından yapılan yargılama gideri ile davacılar lehine hükmedilen ilam vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, manevi tazminat yönünden ise Sigorta Şirketi aleyhine bir hüküm bulunmadığı, icra emrinde ise; ilamda hükmedilen tüm alacakların Sigorta Şirketinin de içinde yer aldığı üç davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilinin istendiği görülmektedir.
Borçlu Sigorta Şirketi, ilamda hüküm altına alınan manevi tazminattan sorumlu olmadıkları, maddi tazminat ve diğer feri alacaklardan ise sigorta poliçesiyle sınırlı olarak sorumlu oldukları halde; ilamdaki alacak kalemlerinin tamamından sınırsız sorumlularmış gibi, yine faiz başlangıç tarihleri konusunda ilamda kendileri yönündeki hüküm nazara alınmadan diğer borçlularla birlikte kendilerinden de müştereken ve müteselsilen tahsili istemi nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, ilamda sigorta şirketinin poliçe limitiyle sınırlı sorumlu tutulduğu, ancak poliçe limiti konusunda tahsil edilebilir bir miktar belirtilmediği, bu yönde alınmış bir tavzih kararı da bulunmadığından, ilamın infaza elverişli olmadığı gerekçesiyle icra emrinin iptaline karar verilmiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve Yargıtayın süreklilik kazanan içtihatları nazara alınarak, takip konusu ilamın hüküm bölümünde davalı sigorta şirketinin, manevi tazminat dışındaki alacaklardan belirtilen tarihlerden itibaren faiziyle birlikte ve poliçe teminatı limitiyle sınırlı olmak üzere, diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulduğu görülmekle sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktar (limit) açıkça rakamsal (likit) olarak gösterilmediğinden, manevi tazminat alacak kalemi dışındaki alacak kalemleri yönünden, sigorta şirketinin de müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Şikayetin bu kurallara göre incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine, yazılı gerekçeyle icra emrinin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’ nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.