Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/7748 E. 2015/1077 K. 20.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7748
KARAR NO : 2015/1077
KARAR TARİHİ : 20.01.2015

İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine, Asliye Ceza Mahkemesi’nin 04.11.2006 tarih 2005/284 Esas- 2006/577 Karar sayılı ilamına dayalı tazminat alacağının tahsili için ilamlı icra takibi başlatılmıştır.
Borçlu vekili İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; takibe konu ilamın borçlu dışındaki bir kısım sanıklar yönünden Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nce bozulduğunu, borçlu yönünden ise zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiğini, Mahkemecince bozmaya uyularak yeni verilen kararda da borçlu yönünden tazminatla ilgili bir sorumluluk öngörülmediğini, takibe dayanak ilam yok hükmünde olduğundan takibin iptali gerektiğini, ayrıca ilamda vekil bulunmasına rağmen icra emri tebliğinin asile yapılmasının usulsüz olduğunu ve ilamda sanıkların müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesine rağmen sadece borçlu hakkında icra takibi yapılmasının da icra takibinin iptalini gerektirdiğini ileri sürerek, takibin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı sebebi ile düşmesine karar verilen davacı … yönünden anılan hükmün 09/02/2012 tarihinde kesinleştiği ve yeni kurulan hükümde onun yönünden mahkumiyet kararı tesis edilmediği halde alacaklı vekili tarafından aleyhine icra takibi yapılmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesi üzerine, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Ceza muhakemesindeki özel şahıslar hakkında hükmedilmiş tazminata ve geri verilecek eşyaya ilişkin hüküm fıkrasının, İİK da yazılı esaslar dairesinde infazı mümkün olduğundan ilamın tazminata ilişkin bölümü geçerli olup, İİK’nun 39.maddesinde ilama dayalı takipler için düzenlenen zamanaşımı süresi geçmemiştir.
Öte yandan vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu ise de; somut olayda, icra emrinin borçlu asile tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekili İcra Mahkemesi’ne başvurarak, tebligatın asile gönderildiğinden bahisle, icra emrinin iptali istemi

yanında, takibin esası ile ilgili itiraz ve şikayetlerini de ileri sürdüğü görüldüğünden, adı geçenin tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararı kalmamıştır. Diğer taraftan 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun müteselsil borçluların sorumluluğunu düzenleyen 163. maddesine göre alacaklı, isterse borçluların her birine veya bunlardan bazılarına, yahut hepsine birden müracaat edebileceğinden alacaklının, müteselsil borçlulardan sadece şikayetçi- borçlu hakkında takip yapmasında Yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Bu durumda yukarıda açıklanan nedenlerle borçlunun yerinde olmayan tüm şikayet nedenlerinin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 20.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.