Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/5769 E. 2015/727 K. 16.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5769
KARAR NO : 2015/727
KARAR TARİHİ : 16.01.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mirasın hükmen reddi

… ve müşterekleri ile … aralarındaki mirasın hükmen reddi davasının kabulüne dair Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 12.12.2013 gün ve 433/641 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı (Hazine) vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacılar vekili dava dilekçesinde; miras bırakan…’in 08.02.2006 tarihinde vefat ettiğini, miras bırakandan mirasçılarına herhangi bir malvarlığı intikal etmediğini, miras bırakanın vefatından sonra 2006 yılı Eylül ayında …u’ndan yetersizlik nedeniyle ilişiğinin kesildiğini, miras bırakan hayatta iken 2002 yılında imzaladığı yüklenme senetleri ile ilgili olarak 20.02.2007 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde alacak davası açıldığını, dava sonunda vekil edenleri ile kendisi aleyhine Ankara 23.İcra Müdürlüğü’nce 2012/8019 esas sayılı icra takibi başlatıldığını, bu icra takibi ile terekenin borca batık hale geldiğini açıklayarak kendisi adına asaleten vekil edenleri adına vekaleten mirasın reddi isteminin tespiti ve tescili ile mirasın reddinin red sonucu miras bırakanın mirasçısı konumuna gelen oğlu …’e bildirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili duruşmadaki beyanında; davanın asılsız ve yersiz açıldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, terekenin ölüm tarihi itibarıyla borca batık olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava Türk Medeni Kanunu’nun 605/2 maddesinde yer alan “ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkindir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, miras bırakanın 09.02.2006 tarihinde öldüğü anlaşılmıştır. Mahkemece, miras bırakanın ölümü tarihi itibarıyla borç miktarı ile mirasın açıldığı tarih itibarıyla malvarlığı değerleri yeterince araştırılmamış ve davacıların mirası kabul anlamına gelen davranışının bulunup bulunmadığı sorgulanmamıştır. Bu

anlamda, miras bırakanın borcundan dolayı yapılan icra takiplerine ilişkin dosya bulunup bulunmadığı, bankalarda mevduat hak ve alacağı olup olmadığı, mirasçılar tarafından veraset ve intikal beyannamesi verilip verilmediği gibi hususlar ilgili yerlerden sorulmamış, terekenin aktifi ve pasifi yeterince araştırılmamış, davacıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarının bulunup bulunmadığı sorgulanmamıştır. Bu haliyle, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Öyleyse mahkemece yapılacak iş; miras bırakanın ölüm tarihi itibarıyla borç miktarını tespit etmek, aynı tarih itibariyla taşınır ve taşınmaz malvarlığını, varsa hak ve alacaklarını, tarafların bu hususta gösterecekleri delilleri toplamak suretiyle terekenin aktif ve pasifini saptamak, miras bırakanın borcundan dolayı mirasçılar aleyhinde yürütülen takiplere ilişkin varsa icra dosyalarını getirtmek, davacıların mirası kabul anlamına gelen davranışları bulunup bulunmadığını tespit etmek, mirasın hükmen reddine engel teşkil eden Türk Medeni Kanunu’nun 610/2. maddesinde sözü edilen tereke mallarını kendisine mal edinme durumunun gerçekleşip gerçekleşmediğini incelenmek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar vermektir.
Terekenin aktifinin pasifinden daha fazla olması veya terekenin sahiplenildiğinin anlaşılması halinde davanın reddi aksi halde kabulü gerekir.
Mahkemece yapılacak iş, açıklanan çerçevede araştırma ve inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 16.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.