Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/5343 E. 2015/12446 K. 04.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5343
KARAR NO : 2015/12446
KARAR TARİHİ : 04.06.2015

MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R

Davacı alacaklı vekili, 13.07.2012 tarihinde yapılan haciz sırasında, davalı 3. şahıs………’ın istihkak iddiasında bulunduğunu, 12.12.2011 tarihindeki ilk haciz sırasında, haciz mahalline ait vergi kaydının, ticaret sicil kayıtlarının borçlu… adına olduğunu, ayrıca borçlunun bu haciz sırasında hazır bulunduğunu, ancak borçlunun diğer hacizlere engel olmak için 12.03.2012 tarihinde işyerini annesi ….. …’a devrettiğini, borçlu ile davalı 3. kişi arasında organik bağ olduğunu, davalının borçlunun bulunduğu durumu bilerek işyerini devraldığını, işyerinde yapılan devir öncesinde ve sonrasında da işyeri isminin ‘… ….. ” olduğunu, devir öncesi ve sonrası işyeri ünvanlarının aynı olduğunu, yapılan işin aynı olduğunu, davalının BK 179. maddesine göre borçtan sorumlu olduğunu, bu nedenlerle davalının ileri sürdüğü istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini ve davalı aleyhine %20 oranında tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, muvazaalı olarak dükkanı devir almasının söz konusu olmadığını, ….. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/285 sayılı dosyası ile dükkanın boş olduğunun tespit edildiğini, asıl borçlunun dükkanı kapatıp vergi dairesindeki kayıtlarına son verdikten sonra vergi dairesine başvurarak işyerini açtığını, hileli ve muvazaalı devrin söz konusu olmadığını, işyerinin ünvanının ”….. …..” olduğunu, mahcuz malların faturasının da kendisine ait olduğunu, vergi kaydının borçlu … ….t’tan önce olduğunu ve kira sözleşmesi, vergi işletme kaydının kendi adına bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; istihkak iddia eden üçüncü kişi ile borçlunun anne-oğul oldukları, 13.07.2012 tarihinde yapılan haciz sırasında daha evvel borçluya ait adres ve işyerinde davalı 3. kişinin bulunduğu, ancak haciz tutanağı ile tespit edildiği üzere, halen işyeri tabelasının borçluya ait tabela olarak bulundurulduğu, aynı iş kolunda faaliyetin devam ettiği, davalı 3. kişi tarafından sunulan, işyerinin boş olarak teslim alındığı ve faturaların davalı adına olduğuna ilişkin belgelerin, borçlu ile davalının muvazaalı hareket ettikleri iddiasını çürütmeye yeterli bulunmadığı, özellikle takibin başlamasından hemen sonra yapılan devrin muvazaalı olduğu, davalının istihkak iddiasının kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının istihkak iddiasının kaldırılmasına, hacizli malların değerinin % 20’si oranında tazminatın davalı 3. kişiden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı 3. kişi vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, alacaklı tarafından İİK’nun 99.maddesi uyarınca istihkak iddiasının reddi talebiyle açılmış istihkak davasıdır. Anılan maddede tazminata ilişkin hüküm bulunmaması, icra takibinin yasa hükmü gereğince durması, davalı 3. kişinin fiili hakimiyeti altında bulunan menkulle ilgili görünen durumu doğrulamak amacıyla beyanda bulunuyor olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacı alacaklı yararına tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Zira, davacı alacaklının 3. kişinin iddiası sebebiyle oluşmuş bir zararı varsa, bu zararını genel hükümlere göre genel mahkemelerde açacağı dava ile talep etmesi mümkündür. Bu sebeple; davalı alacaklının tazminata yönelik talebinin reddi gerekir iken yazılı şekilde hacizli malların değerinin %20’si oranında tazminatın davalı 3. kişiden alınarak davacı alacaklıya verilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün tazminat yönünden davalı yararına BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 193,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.