Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/4692 E. 2015/4239 K. 16.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4692
KARAR NO : 2015/4239
KARAR TARİHİ : 16.02.2015

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın tespiti

… ile … Başkanlığı aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kabulüne dair.. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 25.12.2013 gün ve 54/685 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Belediye vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, tapuda … Belediyesi adına kayıtlı 440 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın müvekkili tarafından meydana getirildiğini ileri sürerek, muhtesatın tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı belediye vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği gibi; arz üzerindeki yapı ve bitkilerin durumu arzın maliklerine göre belirlenir. Bir başkasına ait taşınmaz üzerindeki yapı ve bitkiler için arzdan ayrı olarak mülkiyet iddiasında bulunulamaz. Ancak paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası mevcut olduğu takdirde paydaşlardan veya elbirliği maliklerinden biri taşınmaz üzerindeki muhdesatın kendisi tarafından meydana getirildiğinin tespiti için dava açarak bunun ortaklığın giderilmesi davasında satış parasına yansıtılmasını sağlayabilir. Bu nedenle böyle bir dava açmakta hukuki yarar var sayılır. Aynı şekilde kamulaştırmaya konu başkasının mülkiyetindeki taşınmaz üzerinde muhdesat meydana getiren zilyetler için de Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca aynı imkan vardır. Tespit davası için güncel hukuki yararın bulunması gerekir. (HMK 106/2)
16.05.2012 tarihinde kabul edilen ve yürürlüğe giren 6306 sayılı (Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun) Yasa gereğince kimlerin hak sahibi olacağı aynı yasanın 5/1 maddesinde gösterilmiştir. Bunlar ”malikler veya malik olmasalar bile kiracı veya sınırlı ayni hak sahipleri olarak bu yapılarda ikamet edenler veya bu yapılarda işyeri bulunanlar” olarak belirtilmiştir.
Davacının davaya konu taşınmazda açıklanan bu nitelikleri haiz bir hak sahibi olmadığı getirtilen belgelerden anlaşılmaktadır. Taşınmaz davalı belediye adına kayıtlı olup davacının ne sınırlı ayni hakkı ne de kiracılık hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle davacının

6306 sayılı Yasa yönünden hukuki yararının bulunduğundan söz edilemez. Diğer yandan davacı davaya konu taşınmazın kentsel dönüşüm projesi kapsamında kamulaştırma işlemine konu edildiğini iddia etmiş ise de; ilgili belediye kamulaştırma işleminin söz konusu olmadığını belirtmiş, davalı da bu konuda herhangi bir bilgi ya da belge sunmamıştır. Davaya konu muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmaz hakkında derdest bir “ortaklığın giderilmesi davası” veya Kamulaştırma Kanunu uyarınca bir kamulaştırma işlemi bulunduğu ya da 6306 sayılı Kanun uyarınca işleme tabi olduğu hususları kanıtlanamamıştır.
O halde, davacının tespit davası açmakta güncel hukuki yararının bulunduğu kanıtlanamadığından, bu sebeple davanın reddine karar verilmesi yerine yazılı şekilde kabul kararı verilmesi isabetli olmamış; hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı Belediye vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.192,45 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.