Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/4223 E. 2015/13757 K. 22.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4223
KARAR NO : 2015/13757
KARAR TARİHİ : 22.06.2015

MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

Davacı 3. kişi vekili, müvekkiline ait iş yerinde haciz yapıldığını, müvekkili şirketin 21/10/2010 tarihinde kurulduğunu, borçlu şirketle hiçbir ilgisinin bulunmadığını, borçlunun müvekkili şirketin kuruluşundan önce halen müvekkilinin faaliyette bulunduğu adreste faaliyette bulunduğunu, işyerini 31/12/2009 tarihinde boşalttığını, mahcuzların davadışı bir şirketten davacı tarafından satın alındığını, davacının dosya borçlusundan mal satın almadığını, müvekkili şirketin kiraladığı işyerinin boş olduğunu mahkeme kararı ile tespit ettirdiğini iddia ederek, davanın kabulü ile haczedilen mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, takip dayanağı çekin 10/01/2010 keşide tarihli olduğunu, buna karşılık davacı şirketin 21/01/2010 tarihinde kurulduğunu, davacı şirket ile borçlu şirket arasında borçtan kurtulmaya yönelik muvazaalı bir devir işleminin bulunduğunu, her iki şirketin aynı iş kolunda çalıştığını, borçlu şirket çalışanlarının aynı iş yerinde çalışmaya devam ettiklerini, amacın mal kaçırmaya yönelik olduğunu, her iki şirket arasında organik bağın bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlu davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; haciz yapılan adresin borçluyla ilgisinin olmadığı, davacının haciz yapılan adresi kiraladığı ve 12/01/2010 tarihinde sözleşme yaptığı, taşınmazı kiraladıktan sonra da …… Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/36 D.İş sayılı dosyası ile kiralanan taşınmazın boş olduğunun tespit edildiği, ticaret sicili kayıtlarına göre davacı şirket ortakları ile borçlu şirket ortakları arasında her hangi bir irtibatın tespit edilemediği, bir adet ikili ocak dışında haczedilen malların davacının verdiği faturalarda bulunduğu ve defterlerde kaydının olduğu, haczedilen malların davacı iş yerinde haczedildiği, menkul bir malın mülkiyetinin bu malı elinde bulundurana ait olduğu, aksinin kuvvetli delillerle ispatlanması gerektiği, davalı alacaklının ise aksini ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile menkul mal üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, 3.kişinin İİK’nun 96 vd maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Mahkemece, istihkak davasının kabulüne karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki;
Haciz adresiyle ilgili olarak, davacı şirket ortağı …… ile davadışı kiralayanlar arasında 12.01.2010 tarihli kira sözleşmesi bulunmakta olup, mahkemece bu kira ilişkisinin gerçek bir kira ilişkisi olup olmadığı noktasında bir araştırma yapılmamıştır. Bu nedenle; Öncelikle anılan kira sözleşmesine ilişkin olarak ilgili Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılıp kira sözleşmesinin taraflarının bu konuda beyanda bulunup bulunmadıklarının araştırılması, beyanda bulundular ise, buna ilişkin belgelerin getirtilmesi, kira bedelinin kiralayanlara ödendiğine dair banka kayıtlarının davacıdan temini veya göstereceği yerlerden getirtilmesi ile bu konuda davacı 3. kişinin defter kayıtlarının istenmesi, hatta temin edilebilir ise dava dışı kiralayanların da (defter tutma yükümlülükleri varsa) kira ilişkisine dair tuttukları defter kayıtlarının getirtilmesi gerekir. Bu doğrultuda, yapılan araştırma sonucu elde edilen bilgi ve belgelerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek gerekli görülür ise getirtilen kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabülüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 92,85 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine
22.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.