YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3895
KARAR NO : 2015/14169
KARAR TARİHİ : 29.06.2015
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal rejiminden kaynaklanan alacak
……. ile…… aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kabulüne dair …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 05.12.2013 gün ve 65/175 sayılı hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de; duruşma isteği pul yokluğundan reddedilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davac…..l vekili; davalı adına kayıtlı 820 ada 1 parsel ve 826 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar nedeniyle mal rejiminin tasfiye edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 10.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, talebini 182.586,00-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı Hüdadan vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulü ile 182.586,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar Türk vatandaşı olup 1985 yılında Türkiye’de evlenmişlerdir. Evlilik mal rejiminin tasfiyesine uygulanacak hukuk lex fori (hakimin) hukukuna göre vasıflandırılır. Türk Hukukunda bu vasıflandırma 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’un 15.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; mal rejimine uygulanacak hukukun tespitinde; eşlerin hukuk seçimi yapmaları halinde eşlerin evlenme anındaki müşterek milli hukuka, müşterek bir milli hukukun bulunmadığı hallerde evlenme anındaki müşterek mutat mesken hukuku, bu da bulunmadığı takdirde Türk Hukuku uygulanır kuralı benimsenmiştir.
Taraflar Türk vatandaşı olup Tükriye’de evlendikleri ve bir hukuk seçimi kararlaştırmadıklarına göre; lex fori ilkesi uyarınca uygulanacak hukuk Türk Hukukudur. Türk Hukukunda mal rejiminin sona erme anı Türk Medeni Kanunu’nun 225.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; evlilik boşanmayla sona ermiş ise, mal rejimi boşanma dava tarihinden geçerli olarak sona erecektir.
Tarafların evliliğinin…….. Yüksek Mahkemesi’nin 19.01.1993 tarihli 91-638F sayılı kararının 24.04.2009 tarihinde kesinleşmesiyle sona erdiği; bu yabancı boşanma ilamının Türkiye’de…… Aile Mahkemesi’nin 03.01.2012 tarihinde kesinleşen 2009/554 Esas-2010/11 Karar sayılı kararıyla tanındığı görülmektedir. MÖHUK 59.maddesi, yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisini yabancı mahkeme kararının kesinleşmesine bağlı tutmuştur. Bu bakımdan yabancı mahkemenin boşanma ilamının tanınmasına karar verildiğine ve yabancı ilam kesinleşmiş durumda olduğuna göre kesin delil ve kesin hüküm etkisi mevcuttur.
Bu durumda, taraflar arasındaki mal rejiminin yabancı mahkeme ilamına esas boşanma davasının açıldığı tarihte sona ereceğinin kabulü gerekir. Yargıtay ve daire uygulaması da bu yöndedir. Yabancı mahkemece 1993 yılında karar verildiğine göre bu davanın daha önceki bir tarihte açılmış olması gerekir.
Mal rejiminin tasfiyesi ve alacak talebine konu taşınmaz ve diğer malvarlığı unsurlarının tamamı 1993 yılından daha sonraki yıllarda davalı koca tarafından iktisap edilmiştir. O halde davaya konu malvarlığının tamamı taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra 2001, 2005 ve 2007 yıllarında iktisap edildiğinden davalının kişisel malvarlığı olarak kabul edilmesi ve herhangi bir tasfiye işlemine konu edilmemesi gereklidir. Bu malvarlığı değerleri Aile Mahkemesi tarafından bakılan mal rejiminin tasfiyesi davasının konusu olamazlar. Genel hükümler çerçevesinde genel mahkemelerde dava konusu edilebilirler. Tarafların yabancı ülkede boşanmalarına rağmen, Türkiye’de bu boşanma kararının tanınması tarihine kadar kayden evli gözükmesi, hatta bu dönemde fiilen evli gibi karı-koca olarak birlikte yaşamaları; mal rejiminin tanınmasına karar verilen yabancı boşanma ilamına konu yabancı boşanma davasının dava tarihinden geçerli olarak sona ermiş olduğu gerçeğini değiştirmez.
Açıklanan nedenlerle, davanın tamamen reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabul edilip mahkemece davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağına hükmedilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK, m. 297/ç) ve HUMK’nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 3.120,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 29.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.