Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/27300 E. 2015/1486 K. 23.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27300
KARAR NO : 2015/1486
KARAR TARİHİ : 23.01.2015

Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mirasçılık belgesi istemi

… tarafından açılan mirasçılık belgesi istemi davasının reddine dair Sulh Hukuk Mahkemesi’nden verilen 04.06.2013 gün ve 60/554 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili yetki belgesine istinaden açtığı davada…ı’nın mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Çekişmesiz yargıya tabi davada ise re’sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
5490 sayılı Nüfus Himetleri Kanunu’nun 31 ve devam eden maddelerinde kimlerin ölüm bilidiriminde bulunabilecekleri, ölüm kaydının hangi hallerde nüfus kütüklerine işleneceği açıklandıktan sonra 33. maddesinde ölmüş olduğu halde aile kütüklerinde sağ görülenlere ait ölüm tutanaklarının, ölüm olayını gösterir belge ile başvurulması halinde Nüfus Müdürlüklerince düzenlenerek gerekli işlemin yapılacağı, herhangi bir belge ibraz edilmemesi durumunda ölüm beyanının doğruluğunun Nüfus Müdürlüklerince araştırıldıktan sonra düzenlenecek ölüm tutanağının Mülki İdare Amirinin emri ile işleme konulacağı, bu kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmeliğin 69’uncu maddesinin 3’üncü bendinde de ölüm bildirimi sırasında herhangi bir belge verilemediği takdirde; ölünün hısımlarının ve ölüm olayını bilenlerin kimlikleri ile yerleşim yeri adreslerinin tespit edileceği, bu belgelerin Mülki İdare Amirliği aracılığı ile güvenlik makamlarına gönderilerek kişinin ölümünün araştırılmasının isteneceği, kütüklere ilgilinin ölüm araştırmasının yapıldığı açıklamasında bulunulacağı, bu araştırma sonuçlanıncaya kadar kayıt üzerinde işlem yapılamayacağı, kişinin öldüğünün tespit edilmesi halinde ölüm olayının aile kütüğüne tescil edileceği, hakkında araştırma yapılan kişinin sağ olduğunun anlaşılması halinde ise yapılan açıklamanın silineceği, 4’üncü bendinde de genel müdürlükçe, MERNİS ve adres kayıt sisteminde yer alan bilgilerden yararlanılarak uzun süredir işlem görmeyen ve ölü olması muhtemel olup da aile kütüklerinde sağ görülenlerin araştırılmasının, üçüncü fıkrada belirtilen usule göre Nüfus Müdürlüklerine yaptırılacağı belirtilmiştir. Bütün bu maddeler birlikte değerlendirildiğinde nüfus kütüğünde kayıtlı bir kişinin ölüm kaydı kütüklere işlenmedikçe veya Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile kişinin ölmüş olduğ belirlenmiş olmadıkça dar yetkili Sulh Hukuk Mahkemesince kişinin sağ olduğunun kabul edilmesi gerekir. Nüfus Müdürlüklerince ölüm araştırması yapılması ve buna ilişkin açıklama yazılarak kütükteki kaydın kapatılmış olması bu olguyu değiştirmez.

Somut olaya gelince, davacı tarafından mirasbırakan …’nın mirasçılık belgesinin verilmesi istemiyle dava açılmıştır. Mirasbırakan oğlu …ile 29.06.1940 tarihinde ölen oğlu …’nin karısı … ve müşterek çocukları . ..’in nüfus kayıtlarının, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 33 ve Yönetmeliğin 69. Maddelerine göre ölüm araştırması yapıldığından işleme kapatıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında bulunan Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1998/260 Esas, 2002/607 Karar ve 20.06.2002 tarihli mirasçılık belgesi incelendiğinde; davacı … tarafından yetki belgesine dayanılarak …’nın mirasçılık belgesinin istendiği; belge düzenlendiği ve adı geçenin mirasının tamamının oğlu …’ya aidiyetine karar verildiği görülmektedir. Bu halde Mahkemece aksi sabit oluncaya kadar geçerli iş bu mirasçılık belgesine de itibar edilmesi gerekir.
Mirasçı …’in ise ölüm araştırması nedeniyle nüfus kaydının işleme kapatılmış olması nedeniyle yapılan ölüm araştırması sonuçlanıp ölüm kaydı düşülünceye kadar anılan kişinin sağ olarak kabul edilmesi ve buna göre davanın esası yönünden bir karar verilmesi gerektiği, bu kişinin ölüm kaydı düşüldükten sonra da mirasçılık belgesinin verilmesi için ayrıca dava açılabileceği kuşkusuzdur.
O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan hususlar da gözetilerek, dosyayı Feraiz ve İntikal hükümlerinden anlayan bir bilirkişiye tevdi ederek mirasbırakanın 1918 yılında öldüğü gözetilerek mülkte feraiz hükümlerinin, arazide ise 21.02.1328 tarihli İkinci Tevsii İntikal Nizamnamesi hükümlerinin uygulanması, mirasçılardan 743 sayılı TKM ve 4271 sayılı TMK’nun yürürlüğünden sonra ölenler olduğu takdirde, mülk ve arazi ayırt edilmeksizin ölüm tarihinde yürürlükteki Medeni Kanun uygulanması ve bu suretle mirasçıların paylarının belirlenmesinden ibarettir. Bu yönler göz önünde tutulmadan dosya içerisindeki mevcut nüfus kayıtlarına rağmen mirasbırakanın mirasçılarının tespit edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/III-2. Bendi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.