Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/27287 E. 2015/629 K. 15.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27287
KARAR NO : 2015/629
KARAR TARİHİ : 15.01.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mirasın hükmen reddi

… ve müşterekleri ile Sosyal Güvenlik Kurumu aralarındaki mirasın hükmen reddi davasının kabulüne dair Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 15.05.2013 gün ve 653/285 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili ile davalı Sosyal Güvenlik Kurumu taraflarından ayrı ayrı istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacılar vekili, davacıların mirasbırakanı …’in 1.8.2010 tarihinde öldüğünü, mirasbırakanın 45.000 TL’lik sigorta prim borcu bulunduğunu, mirasbırakanın borcu karşılayacak malvarlığı olmadığını açıklayarak mirasbırakanın terekesinin borca batık olduğunun ve davacıların borçlu bulunmadıklarının tespiti ile anılan borç nedeni ile yapılan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; davanın 3 aylık yasal süre içerisinde açılmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulü ile terekenin borca batık olduğunun ve davacıların mirasbırakanın mirasını reddetmiş sayıldıklarının tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 605/2 maddesinde yer alan “ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkindir. Bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyi niyetli ya da kötü niyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Mirasbırakanın ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, mirasbırakanın tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK.md.605/2).
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, mirasbırakan …’in 01.08.2010 tarihinde öldüğü anlaşılmıştır. Mirasbırakanın ölümü ile, tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Mirasbırakanın vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Ne var ki, mahkemece, mirasın açıldığı tarih itibarıyla terekenin aktifi ve pasifi yeterince araştırılmamış ve davacıların mirası kabul anlamına gelen davranışının bulunup bulunmadığı sorgulanmamıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mirasbırakanın … nin ortağı olduğu, davalı SGK tarafından murisin mirasçılarından talep edilen alacağın mirasbırakanın şahsi borcu olmayıp, mirasbırakanın ortağı olduğu limited şirketin sigorta prim borcundan kaynaklanan borç olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.07.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket

ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar.
Aynı Kanun’a 25.05.1995 tarihli 4108 sayılı kanunla ilave edilen Mükerrer 35. madde hükmüne göre de; tüzel kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Açıklanan yasal hükümler gereğince, mirasbırakanın, ortağı olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur. Öyle ise, bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle, mirasbırakanın, ortağı olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve mirasbırakanın şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise, bu halde davacının borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, değilse mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle tespit edilen terekesinin aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu yönler araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Mirasçılar Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinde yazılı mirası kabul anlamına gelecek davranışlarda bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş olmadıkça her zaman mirasbırakanın ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Terekeyi sahiplenmiş olan veya sahiplenme anlamına gelen işleri yapan mirasçıların, bundan sonra terekenin borca batık olduğunu ileri sürmeleri Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırıdır. Hakkın açıkça kötüye kullanılmasını da hukuk düzeni korumaz. Dosyada mevcut SGK İl Müdürlüğü yazı cevabında, mirasbırakanın 47.250 TL’lik borcu nedeni ile yapılan takip sonucunda mirasçılarından 8.127,20 TL tahsilat yapıldığı bildirdiğine ve dairemizin 01.10.2014 tarihli geri çevirme kararına istinaden takibe ilişkin bir kısım belgeler dosya arasına alındığına göre mahkemece öncelikle, 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesi uyarınca hakimin aydınlatma görevi kapsamında bu ödemenin kimler tarafından yapıldığı hususunda açıklama istenmesi, verilen cevaba göre mirasçılar açısından mirasın kabulü anlamına gelecek bir ödemenin olup olmadığı da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Yukarı açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı tarafın temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.