Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/25148 E. 2015/1609 K. 27.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/25148
KARAR NO : 2015/1609
KARAR TARİHİ : 27.01.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın aidiyetinin tespiti

… ve müşterekleri ile … ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 24.10.2013 gün ve 359/480 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, davacının 1970 yılında … adresinde bir gecekondu satın alıp üzerine bina yaptırmaya başladığını, inşaatın 10 yılda bitirildiğini, davalılar ve çocukların binada oturmaya başladıklarını, tapu tahsis belgesi almak için başvuru yapıp 26.06.1983 tarihinde 2.000 TL yatırdığını, davalı oğullarının 1983-1984 yıllarında tapuda 7654 ada 12 parselde kayıtlı bu arsa üzerinde kendilerine ait gecekondu varmış gibi tapu tahsis belgesi aldıklarını öğrendiğini, bu belgenin iptalinin sağlanması için taşınmazın davacıya aidiyetinin tespiti bakımından davayı açtıklarını, davalının oğullarının bina yapımına katkılarının olmasının davacının ileride mülkiyete dönüşecek üstün zilyetlik hakkını kazandırmayacağını ileri sürerek, … ait arsa üzerine yapılmış bulunan binanın davacıya aidiyetine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davalıların bu arsada 1985 tarihli tapu tahsis belgesi ile hak sahibi olduklarını, binayı davalıların yaptırdığını, babalarının en küçük bir katkısının olmadığını, davalıların davacının damadı olan … aleyhine fuzuli işgal nedeni ile tahliye davası açtıkları için böyle bir davanın kendilerine açılmasını sağladıklarını, binadaki bir dairenin davalılar tarafından 16-17 yıl önce 3. bir kişiye satılmış olduğu hususunu babalarının bildiğini, bu binada oturan babalarının her türlü ihtiyaçlarını karşıladıklarını, tespit davası açılması şartlarının oluşmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı tarafından 1983 yılında arsa için tapu tahsis talebinde bulunulduğu, 21.06.1983 tarihli makbuzla arsa için para yatırıldığı, yine arsa üzerindeki gecekondu için davacının İSKİ ile 11.09.1979 tarih BE280978-8 nolu su aboneliği sözleşmesi yaptığı, davacının dava konusu arsa ve üzerindeki yapının maliki olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bilindiği üzere TMK’nun 684/1.maddesi uyarınca kural olarak, bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı üzere; Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729) Ne var ki; TMK’nun 1012. maddesi hükmüne göre; malikin rızasıyla, kamu hukukundan kaynaklanan kısıtlamalar, Tapu Sicil Tüzüğü’nün belirlediği ayrık durumlar ve özel kanun hükümlerinde saklı hallerde tapu kütüğünün beyanlar hanesine muhdesatle ilgili şerh verilebilir. Başka anlatımla tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyanda” bulunulabilmesi için Medeni Kanun veya ilgili özel yasalarda bir düzenlemenin bulunması gerekir.
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının hukuki yarar bulunması koşuluyla açılabileceği doktrinde ve Yargıtay uygulamasında kabul edilmektedir. Taraflar arasında görülmekte olan bir ortaklığın giderilmesi davasının varlığı yada taşınmazın veya üzerinde bulunan muhdesatın kamulaştırma işlemine tabi tutulması veya kentsel dönüşüme tabi olması halinde taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlar hakkında aidiyetin tespiti davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu benimsenmektedir. Hukuki yarar dava koşulu olup hukuki yarar bulunmaması halinde, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği kuşkusuzdur.
Taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı gibi kamulaştırmaya veya kentsel dönüşüme konu olduğuna dair herhangi bir iddia, savunma, bilgi ve belge bulunmadığı dikkate alındığında, davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı, bir başka deyişle dava şartının gerçekleşmediği dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerle anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davacının 7654 ada 12 nolu parsel üzerindeki 5 katlı binanın aidiyetinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı, muhdesatın arzdan ayrı bir mülkiyeti olamayacağı ve taşınmazın tapu kaydında taraflar lehine herhangi bir hak bulunmayıp dava konusu yapı, kaçak yapı niteliğinde bulunduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından usul ve yasaya aykırı hükmün bozulması gerekmiştir.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 12.000,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 27.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.