Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/24139 E. 2015/182 K. 12.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/24139
KARAR NO : 2015/182
KARAR TARİHİ : 12.01.2015

Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mirasçılık belgesi istemi

… tarafından mirasçılık belgesi istemi davasının reddine dair Sulh Hukuk Mahkemesi’nden verilen 29.01.2014 gün ve 33/10 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, annesi …’ın büyükbabası olan mirasbırakan … ait mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, mirasbırakan … Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazıda nüfus kayıtlarına rastlanılmadığı ve araştırılacak başka husus bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm yasal süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasım ispat etmek zorunda olduğu, 30. madde hükmünde de; doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re’sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
Bir davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, taraflardan delillerinin sorulup saptanması, gösterilecek ve davanın sonucunu etkileyecek tüm delillerin eksiksiz toplanması, ilgili yerlerden gerekli belgelerin getirtilmesi, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekir. Bunun yanında mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle açılan davaların çekişmesiz yargıya tabi olması nedeniyle bu tür davalarda resen araştırma prensibinin uygulanacağı, mirasçılar tarafından açılmış bu tür davalarda davacının sadece kendisinin mirasçı olduğunu, bir başka deyişle kendisi ile miras bırakan arasındaki soybağını kanıtlamak zorunda olduğu, başka mirasçı bulunup bulunmadığının ve miras paylarının ise Mahkemece resen belirleneceği de kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince, davacı dava dilekçesinde miras bırakan … mirasçılarından olduğunu, mirasbırakan … vefat ettiğini, geriye oğlu …bıraktığını, …in ölümü ile annesi …’ın kaldığını, …ın ölümü ile de geriye çocukları …mirasçı olarak bıraktığını belirterek mirasçılık belgesi verilmesini istemiş, delil olarak nüfus kayıtlarına ve tanık beyanlarına dayanmıştır. Dosya içeriğinden mahkemece davacı tanıklarının dinlendiği, dinlenilen davacı tanıkları …’in, davacının annesinin …’dan bahsettiğini, …’ı tanımadıklarını beyan ettikleri görülmüştür.
Davacının, miras bırakan … mirasçısı olup olmadığının belirlenebilmesi için, öncelikle nüfusta kayıtlı olmadığı belirtilen miras bırakan ile kendisi arasındaki soybağını, bir başka deyişle miras bırakanın mirasçısı olduğunu kanıtlama yükünün kendi üzerinde olduğunun hatırlatılması, mirasbırakan adına olan ve dava dilekçesinin ekinde yer alan ölü …adına kayıtlı eski tapu kayıtları, tapulama tutanakları, tahrir kayıtları vb. kayıtlar ile gösterilen tüm delillerinin toplanması, bu yolla miras bırakan ile davacı arasında soybağı bulunup bulunmadığının duraksamasız saptanması gerektiği, ayrıca miras bırakanın diğer mirasçılarının belirlenmesinin mahkemenin görevine girdiği gözetilerek davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için miras bırakan … ile diğer alt mirasbırakanların nüfusta kayıtlı olup olmadıklarının, kimle evli olduklarının, ölmüşlerse çocuklarının kimler olduğunun saptanması, bu saptamanın yapılabilmesi için öncelikle davacı ve kimliği belirlenen diğer mirasçılardan bu hususların sorulması, gerekirse resen tanık dinlenmesi ve zabıta araştırması yapılması, nüfusta kayıtlı iseler nüfus aile kayıtlarının getirtilmesi, gerekirse yeni nüfus kayıtlarından geriye doğru gidilerek eski nüfus kütüklerinin (Osmanlı kayıtlarına dayanması halinde bu kayıtların) üzerinde uzman bir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak…’un mirasçılarına ulaşılmaya çalışılması gerektiği de kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece bu olgular gözden kaçırılarak belirtilen doğrultuda araştırma ve soruşturma yapılmamış, nüfus kaydı bulunmadığı gerekçesiyle eksik araştırma ve soruşturma ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece az yukarıda açıklanan doğrultuda araştırma ve soruşturma yapılarak davacı ile miras bırakan arasında soybağı bulunup bulunmadığının, miras bırakanın mirasçılarının gerçekte kimler olduğunun ve mirasbırakanın ölüm tarihi duraksamasız belirlenerek ölüm tarihindeki hükümlere göre mirasçılık belgesi verilmesi gerekirken eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.