Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/23329 E. 2015/8449 K. 15.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/23329
KARAR NO : 2015/8449
KARAR TARİHİ : 15.04.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat aidiyetinin tespiti

….. ile ….. ve müşterekleri aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 24.06.2014 gün ve 805/646 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı ….. vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, dava konusu 392 ada 26 (eski 822 ) parsel numaralı taşınmazda çeşitli meyve ağaçları diktiğini, damlama sulama sistemi kurduğunu, su basmanı ve 6 m2 banyo tuvalet yaptırdığını açıklayarak, taşınmaz üzerindeki muhdesatların tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …. vekili, dava konusu muhdesatların dava açıldıktan sonra yapıldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm; davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere ve kural olarak: Tespit davalarında tespit davası açanın hukuki yararının varlığı gerekir. 6100 sayılı HMK’nun 106. maddesinin 2. fıkrasında “tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı olması bulunmalıdır denilmektedir.
Somut olaya gelince; davacının taraflar arasında görülen ortaklığın giderilmesine ilişkin dava beyanı, Mahkemece 20.01.2014 tarihinde mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemelerinde yer alan bulgular ve tanık beyanlarına göre; davacının yararına tespitine karar verilmesini istediği bitki (fidan), su basmanı ve diğer muhdesatların, taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesine ilişkin davanın açılma tarihi olan 22.11.2010 tarihinden sonra meydana getirildiği anlaşılmaktadır. Ortaklığın giderilmesi davası açıldıktan sonra meydana getirilen muhdesatlar yönünden, davacının HMK’nun 106. maddesinin 2. fıkrası gereği güncel hukuki yararı mevcut değildir. Davacının, bahsi geçen ortaklığın giderilmesine ilişkin davanın açılmasından sonra meydana getirdiği muhdesatlar yönünden, koşullarının varlığı halinde 6098 sayılı TBK’nun 77 (BK’nun 61) vd. maddeleri uyarınca sebepsiz zenginleşme kurallarına göre eda nitelikli bir alacak davası açına imkanı olup, tespit davası açılmasında güncel hukuki yarar bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; Mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple davalı ….. vekilinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 616,50 TL peşin harcın istek halinde davalı ….’a iadesine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.