YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/23166
KARAR NO : 2015/4101
KARAR TARİHİ : 12.02.2015
MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
1- Davacı alacaklı vekili, dava dilekçesinde gösterdiği dava değeri üzerinden nispi harç yatırmak suretiyle İİK’nun 99. maddesi gereğince davalı üçüncü kişinin haciz sırasında ileri sürdüğü istihkak iddiasının reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın İİK’nun 16. maddesinde düzenlenen memur işlemini şikayet niteliğinde olduğu, İİK’nun 18. maddesi uyarınca şikayetin duruşma yapılmaksızın sonuçlandırılması gerektiği takip dosyası incelendiğinde; takip talebinde gösterilen adresle haciz yapılan adresin farklı olduğu, haciz mahallinde borçlunun hazır olmadığı, hazır bulunan… tarafından … lehine istihkak iddiasında bulunulduğu, . İcra Müdürlüğü’nce haczin İİK’nun 99. maddesine göre yapılmış sayılmasına karar verildiği, alacaklı vekilinin haciz yapılan adresin borçluya ait olduğuna dair emlak vergi beyannamesi ve kira sözleşmesini dosyaya ibraz ettiği dosya kapsamına göre hacze konu taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığı, arsanın haczinin menkul mal hükümleri gereğince haczinin mümkün olmadığı, ancak üzerindeki binanın enkazının haczinin mümkün olduğu, haciz mahallinde borçluya ait evrak bulunmadığı; dolayısıyla haczin 3. şahıs elinde yapılmış sayılmasının gerektiği ve İcra Müdürlüğü işleminin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 33. (1086 sayılı HUMK’nun 76.) maddesi uyarınca Türk hukukunu re’sen uygulamakla yükümlü olan hâkim, tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup, onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir.
Bu ilke ışığında, dava dilekçesi içeriğindeki anlatımdan ve talep sonucundan uyuşmazlığın, alacaklının İİK’nun 99. maddesi uyarınca “istihkak iddiasının reddi” istemine ilişkin olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda; Mahkemece yapılacak iş, öncellikle istemin istihkak iddiasının reddi davası olarak vasıflandırılarak yargılamayı istihkak prosedürüne göre sürdürmek, tarafların delillerini toplayıp varsa noksan harcı tamamlattırdıktan sonra
sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, duruşma yapılmaksızın davanın hukuki nitelendirilmesinde hata yapılarak yukarıda yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle Davacı-alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma neden ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi şimdilik yer olmadığına, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK’nun 366/3 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 12.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.