Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/21362 E. 2015/1780 K. 29.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21362
KARAR NO : 2015/1780
KARAR TARİHİ : 29.01.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali, kal

Hazine ve … ve … aralarındaki tapu iptali, kal davasının kısmen kabulüne dair Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 04.12.2012 gün ve 484/674 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı Hazine vekili ile davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı Hazine vekili, 215 parselin 300,97 m2’lik kısmının 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri uyarınca kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini açıklayarak dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmının tapu kaydının iptali ile bu kısım üzerindeki taban betonu ile teras balkonun 100 m2’lik kısmının kal’ine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamından sonra davanın kısmen kabulü ile, 215 parsel sayılı taşınmazın 24.09.2009 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide B harfi ile gösterilen 211 m2’lik kısmının tapu kaydının iptaline, deniz kıyısı olarak terkinine, tapu kaydı iptal edilen kısım üzerindeki terasın kal’ine karar verilmiştir.
Hüküm, taraf vekilleri tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Davanın reddine dair önceki hükmün temyizi üzerine Dairenin 06.06.2012 tarih, 2012/3889-5346 Esas, Karar sayılı ilamı ile, ”….davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak, inceleme yapılıp sonuca ulaşılması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Somut olayda; işin esasının ve dava konusu taşınmaz bölümünün, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesi ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa’nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa’nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesi, mahkemece bu konudaki görüşünün ortaya konulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır… ” gereğine işaret edilerek karar bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak, yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.

Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamında, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine, dava konusu yerin 211 m2’lik kısmının 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarıca kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığı belirlendiğine göre davacı Hazine vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ESASININ ONANMASINA,
Davalılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir. Davanın kısmen reddine karar verildiğine ve davalı yargılama oturumlarında vekille temsil olunduğuna göre, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca reddedilen bölüm yönünden davalı taraf lehine vekâlet ücreti takdir ve tayini gerekirken, bu konuda bir karar verilmemiş olması da doğru olmamıştır.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün vekalet ücretine ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına 29.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.