Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/19083 E. 2016/3839 K. 03.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19083
KARAR NO : 2016/3839
KARAR TARİHİ : 03.03.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat

… ile … aralarındaki muhdesat davasının kısmen reddine kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair … 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen … gün ve … sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, … ada … parselde kayıtlı taşınmazın üzerindeki iki dairenin vekil edene ait olduğunun tespitine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile … ada … parselde bulunan zemin üstü 1.kat 52/1A nolu dairenin davalıya ait olduğuna, zemin üstü 2. kat 52/1B dairenin davacıya ait olduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf olmadığına, zeminde bulunan 52/1 nolu dairenin ise %60’nın davacının, %40’nın da davalının yaptığının tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, taşınmaz üzerinde yapılı bulunan muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir. Dava konusu 32673 ada 23 parsel sayılı taşınmaz 2 katlı ev niteliği ile tahsis suretiyle 19.03.1992 tarihinde ½’şer paylı olarak davacı ile davalı adına tapuya tescil edilmiştir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bağşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)
Somut olaya gelince; eldeki temyize konu davada taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı gibi taşınmaz ve muhtesatın kamulaştırmaya konu olduğuna dair herhangi bir iddia savunma, bilgi ve belge de bulunmadığı dikkate alındığında, davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı, bir başka deyişle davanın görülebilirlik şartının gerçekleşmediği dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerle anlaşılmıştır. Şu durumda, davacının hukuki yararın bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekir. Anılan yön gözetilmeksizin yazılı şekilde işin esası incelenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE; taraflarca HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 225,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 03.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.