Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/18240 E. 2015/6106 K. 17.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18240
KARAR NO : 2015/6106
KARAR TARİHİ : 17.03.2015

Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı

………. ile …… aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair ….. Aile Mahkemesi’nden verilen 15.04.2014 gün ve 1007/480 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.03.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat .. … … geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Naciye vekili, boşanma ile birlikte açılan ve daha sonra tefrik edilen dava dilekçesindeki talebinde, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen taşınmaz ve aracın edinilmiş mal olduğunu, bu mallarda katılma alacağı olduğunu açıklayarak şimdilik 20.000 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı …. vekili, davacının hiçbir katkısı olmadığını, evin ipotekli olarak satılıp zarar edildiğini, aracın ise evlenme öncesi mevcut aracının satılarak alındığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kredi ile alınan taşınmazın satış değeri itibarıyla artık değer bulunmadığı, aracın ise önceki aracın satışı ile alındığından edinilmiş mal olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 24.11.2007 tarihinde evlenmişler, 09.01.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hüküm 03.05.2013 tarihinde kesinleşmekle evlilik birliği son bulmuştur. TMK’nun 225.maddesinin 2.fıkrasına göre evliliğin boşanma ile sona erdirilmesi durumunda, eşler arasında mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle son bulur. Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında evlenme tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, 4721 sayılı TMK’nun 202. maddesi uyarınca yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Dosya kapsamına göre davacının talebi, katılma alacağı niteliğindedir.
Evlilik içinde 01.01.2002 tarihi sonrası eşlerden biri adına edinilen mal varlığı üzerinde diğer eşin yasadan kaynaklanan artık değerin yarısı oranında katılma alacağı isteme imkanı bulunmaktadır (TMK’nun 231, 236/1.m.). TMK’nun 222. maddesi gereğince, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bir eşin bütün mallarının aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerekir. Katılma alacağı bakımından talepte bulunan eşin çalışıp çalışmaması veya herhangi bir katkıda bulunup bulunmamasının bir önemi de yoktur. Katılma alacağı yasadan kaynaklanmaktadır. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması gerekir.
Dosya muhtevası, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatı, ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebepler ile dinlenen tanık beyanları karşısında dava konusu ….. plakalı ….. marka aracın 12.04.2011 tarihinde davalı adına alındığı ve boşanma dava tarihinden önce 23.09.2011 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye satıldığı, bu aracın davalının evlenme öncesi 15.03.2006 tarihinde satın aldığı ve bu sebeple kişisel malı olduğu hususunda tereddüt bulunmayan ……. plakalı ….. marka aracın 18.03.2011 tarihinde yani dava konusu aracın alımından 25 gün önce satışından elde edilen para ile edinildiği, ikame kuralı gereği TMK’nun 220/b-4.maddesine göre kişisel mal yerine geçen bir değer olduğunun anlaşıldığına, kişisel mal üzerinde davacı eşin katılma alacağı hakkı olamayacağına göre Mahkemenin araçla ilgili vermiş olduğu karar yerindedir. Araca ilişkin davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine,
Diğer dava konusu ….. 8099 ada 19 parseldeki 1 numaralı mesken evlilik içinde 29.11.2010 tarihinde davalı adına satın alınarak tapuya tescil edilmiştir. Gerek tapu kaydındaki ipotek şerhi, gerek tarafların ihtilaf bulunmayan beyanları karşısında meskenin tamamının 75.000 TL banka kredisi kullanılarak edinildiği, 12.01.2012 tarihinde de üzerindeki ipotekle birlikte dava dışı üçüncü kişiye satıldığı açıktır. Mahkeme tarafından, bilirkişi raporu doğrultusunda tamamı 75.000 TL banka kredisi kullanılarak alınan meskenin tapu kaydı uyarınca 52.500 TL.ye satıldığı, zararına satılan taşınmaz için fazladan 13 taksit kredi borcu ödendiği, ortada artı bir değer olmadığı gerekçesi ile meskenle ilgili talebin reddine karar verilmiştir.
Dava konusu meskenin tamamının 75.000 TL banka kredisi kullanılarak alındığı açık ise de meskenin taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği 09.01.2012 tarihinden sonra 12.01.2012 tarihinde üçüncü kişiye satılması, mal rejimi sona erdiği sırada davalının mal varlığında bulunması sebebiyle tasfiyeye gireceği açık olup tasfiye sonrası üçüncü kişiye yapılan satış davacının katılma alacağı hakkını etkilemez. Bu nedenle somut olayda satış tarihi itibarıyla zararına satılıp satılmamasının bir önemi yoktur. Mahkeme gerekçesi bu durumda yerinde değildir.
Mahkemece, dava konusu 1 numaralı meskenin 120 ay vadeli 75.000 TL miktarında banka kredisi kullanılarak alındığı, bu kredinin 13 taksitinin (13/120) boşanma dava tarihinden önceye yani evlilik birliği içine isabet ettiği, bakiye 107 taksitin ise (107/120) boşanma dava tarihinden sonraya isabet etmesi sebebiyle davalı lehine denkleştirmede kişisel mal olarak dikkate alınması gereken miktar olacağı gözetilerek, dava konusu meskenin bozma sonrası belirlenecek yeni karar tarihine en yakın piyasa rayiç değerinin 13/120’sinin katılma alacağının tespitine esas artık değer olarak dikkate alması, artık değerin yarısı oranında davacının katılma alacağı hakkı olduğundan davacı lehine katılma alacağına hükmetmesi, bu hesaplama ve değerlendirmeler yapılırken gerekirse konusunda uzman bilirkişilerden gerek değerler gerekse kişisel mal sebebiyle denkleştirmeye esas alınacak miktar ve katılma alacağı payı ile ilgili gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli rapor alması gerekir. Mahkemece, katılma alacağı ile ilgili açıklanan yönteme uyulmadan dava konusu meskenin boşanma dava tarihinden yani mal rejimi sona erdikten sonra satılmış olduğu gözden kaçırılarak yazılı şekilde meskenle ilgili de davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları kısmen yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün dava konusu 1 numaralı meskene yönelik olarak 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.