YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16448
KARAR NO : 2016/1715
KARAR TARİHİ : 01.02.2016
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil, Tazminat
… ile … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasının reddine dair … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen … gün ve … sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava konusu … parsel sayılı taşınmazın tapuda davalı … adına kayıtlı iken kayıt malikinin vekili olan diğer davalı …’dan davacının … tarihinde harici senetle satın aldığını, taşınmazın daha sonra tapuda işlem görerek üç defa el değiştirdiğini, halen davalı … adına kayıtlı olduğunu, davalıların harici satıştan haberdar olmalarına rağmen kötüniyetli olarak tapuda işlem yaptıklarını açıklayarak, taşınmazın tapu kaydının iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde davalının uğramış olduğu zararın davalılar … ve …’dan alınmasını, bunun da mümkün olmaması halinde denkleştirici adalet ilkeleri de gözetilerek taşınmazın rayiç bedelinin davalılar Ferruh ve İsmail Hakkı’dan alınarak davacıya verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapulu taşınmazların harici satışının geçersiz olduğu, harici satışın geçersiz olması halinde tarafların sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca verdiklerini isteyebileceği, taşınmazın gerçek bedelinin istenemeyeceği, ayrıca davalıların kötüniyetli davrandıklarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları ile davalı Hacı Can’a yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmazın haricen satışı Türk Medeni Kanunu’nun 706, Borçlar Kanunu’nun 213 ve Tapu Kanunu’nun 26.maddesi hükümleri karşısında geçersizdir. Böyle bir satış haricen satın ve devralan kişiye herhangi bir mülkiyet hakkı bahşetmez. Kural olarak, … tarih ve …sayılı ve … tarih, … Esas, … Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarına göre, harici satışın hüküm ifade etmemesi ./.
durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Bilindiği üzere; geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı göz ardı edilmemelidir.
Davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. Bugüne kadarki Yargıtay uygulaması gözetildiğinde, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren sözleşmede yer alan bedelin TEFE – ÜFE endekslerindeki artışlar ile altın, döviz fiyat ve kurlarındaki artışlar, işçi ve memur aylıklarındaki artışlar dikkate alınıp denkleştirici adalet kuralları uyarınca, dava tarihine kadar uyarlaması yapılarak, dava tarihinde harici satış senedindeki miktarın ulaştığı değerin (miktarın) hüküm altına alınması esası benimsenmiştir.
Davalı …’un satıcı olarak 120.000 TL’yi davacıdan aldığı, inkar edilmeyen adi yazılı sözleşmeyle sabittir. Tapu dışı satışa rağmen taşınmazın zilyetliğinin fiilen davacıya devredilmiş olmadığı, taşınmazın davalı … tarafından harici satışlara konu olduğu, dava tarihi itibarıyla davalı … adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Yine davacı tarafından yapılan yazılı beyanda davalı …’tan aldığı paranın 30.000 TL nakit, 190.000 TL senetle ödeme yaptığı senetlerden 70.000 TL’sinin ödendiği, geri kalanına ilişkin icra takibinin devam ettiği, böylece nakit ve senetle toplam 220.000 TL geri ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.
Davacı, uyarlanmış bedel olarak iade edilmesi gereken bedel dışında ayrıca munzam zararının da bulunduğunu iddia etmektedir. Dairemiz uygulamasında geçersiz satışta sadece satış bedelinin uyarlanmış güncel bedelin iade edilmesi kabul edilmektedir. Taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinin uyarlama bedelinin belirlenmesinde bir parametre olarak değerlendirilmesi hususu ancak satıcı tarafından zilyetliğin fiilen alıcıya devredilmesi kısa sayılamayacak süreden daha fazla uzun süreli bir fiili kullanım durumunda kabul edilebilecektir. Somut olayda taşınmazın fiili zilyetliği davacıya devredilmiş olmadığından taşınmazın gerçek değerinin uyarlama parametre değeri olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir.
O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan bilgiler ışığında dosyanın bir hukukçu, bir mali müşavir veya muhasebeci ve bir bankacıdan oluşturulacak üçlü bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi, denkleştirici adalet kuralları da göz önünde bulundurularak davacının harici satış nedeniyle davalı …’a ödediği bedelin ödeme tarihinden itibaren TEFE–ÜFE endekslerindeki artışlar, altın, döviz fiyat ve kurlarındaki artışlar, işçi ve memur aylıklarındaki artışlar ile benzeri ekonomik etkenler gözetilerek dava tarihine kadar uyarlamanın yapılması, uyarlanma suretiyle dava tarihinde vardığı değerin belirlenmesinin istenmesi, bu konuda gerekçeli, karşılaştırmalı, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınması ve bu suretle davacının davalı …’a ödediği bedelin uyarlama sonucu vardığı güncel değerinin saptanması, bulunacak bu değerin davacının nakit ve senetle aldığı toplam 220.000 TL iade bedelinin üstünde kaldığı takdirde talep edilen alacakla sınırlı olarak davalı …’tan tahsiline karar vermek; aksi halde talebin reddine karar vermekten ibarettir. Bu nedenlerle temyiz edilen hükmün açıklanan yönde işlem ve inceleme yapılmak üzere bozulması gerekmiştir.
../.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda 2. bentte açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 01.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.