Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/12794 E. 2015/19634 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12794
KARAR NO : 2015/19634
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

MAHKEMESİ : Karşıyaka 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2013
NUMARASI : 2009/667-2013/169

T.. M.. ile Ş.. B.. aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair Karşıyaka 2. Aile Mahkemesi’nden verilen 06.03.2013 gün ve 667/169 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, dava dilekçesinde belirtmiş olduğu taşınmaza ilişkin olarak mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, talebin katılma alacağına yönelik olmadığı ve ziynetler ile yapılan katkının da ispat edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). Dava dilekçesinde davacı taraf; evlilik birliği kurulduktan sonra dava konusu taşınmazı birlikte edindiklerini, taşınmazın alımında kullanılan peşinatın kendisine takılan ziynet eşyalarının tamamının bozdurulmasından gelen para ile ödendiğini belirterek katkı payına karşılık olmak üzere fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL taleple bulunmuştur. İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı isteklerine ilişkindir.
Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı TMK 227 m). Denkleştirme (TMK 230 m) hariç, tasfiyeye konu malvarlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK 227/1 m). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK 227/2 m). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır
Artık değere katılma alacağı ise; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Değer artış payı ve artık değere katılma alacak miktarları hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sitrüm (rayiç) değeri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1 m.). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK’nun 222 m).
Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK’nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak haklan doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki(karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse, konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 07.01.2005 tarihinde evlenmiş, 18.07.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 21.06.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği İleri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadaredinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 7 nolu mesken eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 14.04.2006 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
Mahkemece katkının ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de, karar dosyadaki mevcut delil ve belgelerle uyuşmamaktadır. Davalı taraf, taşınmazın 90.000,00 TL’ye alındığını, 75.000,00 TL’nin bankadan kredi çekildiğini, 15.000,00 TL’nin ise çalıştığı işyerinden askerlik nedeniyle ayrıldığında verilen tazminatla ödediğini belirtmiştir. Dosyanın incelemesinden; davacının ziynetlerinin taşınmaz için bozdurulduğunu doğrular tanık beyanlarının yanı sıra, hem dava dilekçesinde hem delil dilekçesinde fotoğraf ve düğün cd deliline dayandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; davacı tarafa fotoğraf ve cd delillerini sunması için süre verilip sunduğu takdirde: var ise düğün cd ve fotolarında tespit edilen ziynet eşyaları yönünden kuyumcu bilirkişiden rapor aldırılarak davacı lehine değer artış payı alacağı ve katılma alacağı; eğer yok ise dosyadaki .. Bankası’nın yazısı ekinde yer alan davalı hesap hareketlerinin incelenmesinden 01.12.2006 tarihinde yatan 15.003,08 TL para olduğu ve fakat bu para ile 04.12.2006 tarihinde 14.657,42 TL likit fon alındığı anlaşıldığından taşınmazın alımında kullanılan 15 bin TL’nin edinilmiş mallardan kullanıldığının kabulü ile yukarıda belirtilen ilkeler ve davacının talep miktarı gözetilerek hesaplama yapılarak davacı lehine katılma alacağı hakkında bir karar verilmesi gerekir iken eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile MUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.