Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/12197 E. 2014/12729 K. 17.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12197
KARAR NO : 2014/12729
KARAR TARİHİ : 17.06.2014

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı

… ile … aralarındaki dava hakkında …. Aile Mahkemesi’nden verilen 04.09.2013 tarih ve 304 sayılı hükmün Daire’nin 24.12.2013 gün ve 2013/22946-19775 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Tedbirin kaldırılmasını isteyen davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, tarafların 1989 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde satın alınarak davalı adına tescil edilen …. ada ….parsel üzerindeki …. nolu bağımsız bölüm ile ….ada ….parsel üzerindeki ….nolu bağımsız bölümün edinilmesine katkıda bulunduğunu açıklayarak, taşınmazlar üzerinden belirlenecek katkı payı alacağının davalı taraftan alınmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece tensiple, taşınmazların tapu kaydı üzerine tedbir konulmasına karar verilmiş, davalı vekili, taşınmazların alınmasına davacının katkısı bulunmadığını, tedbir kararının haksız olduğunu, müvekkilinin tasarruf hakkının kısıtlandığını ileri sürerek tedbirin kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece, tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi üzerine; ara karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece, isabetsizlik bulunmayan hükmün onanmasına karar verilmiş, davalı vekili süresi içerisinde kararın düzeltilmesini istemiştir.6100 sayılı HMK’nun 391/3. ve 394/5. fıkralarında ihtiyati tedbir ile ilgili olarak mülga 1086 sayılı HUMK’nda yer almayan yeni bir hak arama yolu öngörülmüş ve HMK’nun 341. maddesinde “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar”, HMK’nun 362. maddesinde ise “Temyiz edilemeyen kararlar” başlığı altında yer alan düzenlemelerden sözü edilen kanun yolundan maksadın “istinaf” olduğu hususu açıkça hüküm altına alınmıştır.
Ne var ki, HMK’da öngörülen kanun yollarından istinaf başvurularının inceleneceği merciler olan Bölge Adliye Mahkemeleri’nin henüz kurulmaması nedeniyle HMK’na daha sonra eklenen Geçici 3. maddeyle istinaf hükümlerinin uygulanması Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başlama tarihine kadar ertelenmiş ve bu amaçla birtakım genel geçiş hükümleri öngörülmüştür. Bilindiği üzere, ihtiyati tedbir, HMK’da “Geçici Hukuki Korumalar” üst başlığı altında taraflar arasındaki ihtilafın çözümüne katkı sağlayan ve asıl yargılamada verilen hükmün gerçekleştirilmesini temin eden ve hakların korunması bağlamında aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin ayrılmaz bir parçası olarak hak arama hürriyeti kapsamında değerlendirilebilecek bir usul hukuku müessesesi olduğunda kuşku yoktur. Temyiz yolu da, açık bir şekilde hatalı veya kanuna aykırı biçimde ortaya çıkmış kararların düzeltilmesini amaçlayan olağan bir kanun yoludur. Bu anlamda temyiz “hukukun hiç uygulanmaması veya yanlış uygulanması” sebebine dayanır. Zira temyiz, hem kararın daha üst seviyedeki bir mahkeme tarafından denetlenmesini sağlaması, hem de şekli bakımdan kesinleşmesini ertelemesi itibariyle tam bir kanun yoludur. Oysa istinaf, yukarıda belirtildiği gibi hukuki denetim yanında yerindelik denetimi yapan bir kanun yoludur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 6. maddesine göre:” Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisini kullanamaz”. Yine Anayasa’nın 142. maddesine göre de: “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi kanunla düzenlenir”. Nitekim bu husus, 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesinde: “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı ilkeye Yargıtay’ın “Mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgilidir; kıyas veya yorum yolu ile genişletilemez” şeklindeki kararında (YİBK.1977/4-4) de yer verilmiştir. Bu bakımdan mahkemelerin görev ve yetkilerinin kıyas ve yorum yoluyla genişletilmesi olanaklı bulunmamaktadır. Bu itibarla HMK’nun 391. ve 394. maddelerinde geçen “kanun yolu” ibaresi ile kastedilenin istinaf yolu olduğu, Geçici 3. madde yollamasının sadece HUMK’nun temyize ilişkin hükümlerini kapsadığı ve ihtiyati tedbire ilişkin kararların nihai nitelikte kararlardan olmadığı, ayrıca bu konuda özel bir düzenlemenin de bulunmadığı gözetildiğinde bu tür kararların temyiz yolu kapsamında incelenebilmesi mümkün değildir. (YİBK. 21.02.2014 tarih 2013/1 E.-2014/1 K.)
Talep, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin olup, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 21.02.2014 tarih 2013/1 Esas, 2014/1 Karar sayılı ilamı uyarınca ilk derece mahkemelerince verilen ihtiyati tedbir taleplerinin reddi veya bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilen kararlara karşı temyiz yolunun kapalı olduğuna karar verildiğinden ihtiyati tedbire ilişkin kararların temyizi kabil değildir. O halde; ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine ilişkin ara kararın Daire’ce onanması doğru olmamıştır.
Davalı vekilinin karar düzeltme isteği bu bakımdan yerinde bulunduğundan kabulüyle Dairenin maddi yanılgıya dayalı 24.12.2013 tarih 2013/22946 -19775 Esas ve Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin ilamının KALDIRILMASINA, davalı vekilinin temyiz talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE ve 52,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 17.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.