Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/11210 E. 2015/14249 K. 01.07.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11210
KARAR NO : 2015/14249
KARAR TARİHİ : 01.07.2015

MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi

… ile … ve …, asli müdahil … aralarındaki zilyetliğin tespiti ve korunması davasının reddine dair … Sulh Hukuk Mahkemesi’nden verilen 22.01.2014 gün ve 459/22 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, zilyetliğinde bulunan dava dilekçesinde sınır ve mevkiilerini belirttiği 4 dönüm miktarındaki taşınmaza, davalılar tarafından buğday ekilerek tecavüzde bulunulduğunu açıklayarak, zilyetliğinin korunmasına karar verilmesini istemiştir.
Müdahale talebinde bulunan …, taşınmazın kullanım hakkının kendisinde bulunduğunu açıklayarak taşınmazın kendisinin zilyetliğinde bulunduğunun tespitine ve davacının davasının reddine karar verilmesini istemiş, 22.01.2014 tarihli ara kararda müdahale talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, her ne kadar davacı dava konusu yerin zilyedi olduğunu belirtse de, davalıların hali hazırda zilyet oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada yer alan tapu kaydının incelenmesinde, dava konusu 111 ada 8 parsel sayılı taşınmazın, tarla niteliğinde tesis kadastrosu yoluyla 17.01.2003 tarihinde Hazine adına tescil edildiği, beyanlar hanesinde 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi hükmü uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, muhdesat bilgileri hanesinde kullanım hakkının …. oğlu … ½ hissesi ve ½ hissesi … çocukları …, …, …, …, … ve …lara ait olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Mahkemece 05.11.2012 tarihinde mahallinde keşif yapılmış, dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, dava konusu taşınmazın üzerindeki fiili zilyetliğin tarafların babalarında bulunduğunu, sonrasında taşınmazın davacı ve davalılardan … tarafından kullanıldığını, son 2-3 yıldır davacının kullanımına izin verilmediğini açıklamışlardır.
Her ne kadar Mahkemece, taşınmazda halihazırda davalıların zilyet olduğu belirtilmiş ise de, kural olarak her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir. Dava, 12.11.2010 tarihinde açılmış olup, 2010 yılında taşınmazın bir kısmının davacının zilyetliğinde bulunduğu sabittir. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın tapu kaydının muhdesat bilgilerinde yer alan belirtme, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre; davalıların davacının taşınmazdaki kullanım hakkını engelledikleri anlaşıldığına, davacının taşınmazın ½ kullanım hakkına sahip muris …’den gelen miras payı oranında davalıların elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulüyle yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 01.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.