Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/10975 E. 2015/18947 K. 22.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10975
KARAR NO : 2015/18947
KARAR TARİHİ : 22.10.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Denizli 2. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/12/2013
NUMARASI :
DAVACI : D.. L..
DAVALI : E.. A..
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

Davacı 3. kişi vekili müvekkiline ait 1 adet havlu dokuma tezgahının davalı borçlu D. AŞ’nin borcundan dolayı 07.09.2012 tarihinde haczedildiğini, mahcuzu 30.06.2012 tarihli fatura ile dava dışı H. Tekstil Şirketinden satın aldığını, haciz sırasında müvekkili şirketin kiracı olduğu bölümde borçlu şirkete ait belge bulunmadığını, makinelerin borçlu şirket ile ilgisinin olmadığını iddia ederek davanın kabulü ile haczedilen mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacı tarafından gösterilen satış belgelerinin borçtan kurtulmak için düzenlendiğini, işlemlerin muvazaalı olduğunu, davacı 3. kişi şirket ile borçlu şirketin ortaklarının aynı kişiler olduğunu, davacı vekilinin sunduğu faturalarda söz konusu makinelerin piyasa değerinin gerçek değerinden daha düşük gösterildiğini, faturalarda malların seri numarası ve özelliklerinin belirtilmediğini, belgelerin adi nitelikte olduğunu, faturalar ile ilgili dipkoçanı araştırması yapılmadan, malların ise envanterlerinde kayıtlı olup olmadığı araştırılmadan faturaların dikkate alınmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlu davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; alınan bilirkişi raporu uyarınca mahcuzun davalı borçluya ait olduğunun belirlendiği, davalı borçluya ödeme emrinin haciz adresinde tebliğ edildiği, dosyada bulunan ticaret sicil kayıtlarına göre, borçlu şirketin yetkilisi ve büyük ortağı olan A. K.’nun H. Tekstil Ltd. Şti’nin de büyük ortağı olduğu, H. Tekstil Ltd. Şti’nin diğer ortağı Ö. Ş.’ün borçlu şirketin de ortağı olduğu, keza bu şirketin yetkilisi olan M. K. K.’nun borçlu şirket ortaklarından olduğu, aynı dosyada 07.09.2012 tarihli haciz sırasında hazır bulunan A. K.’nun idari bina dışında kalan tüm fabrikanın 2008 yılında H. Tekstil Ltd. Şti’ne kiralandığını, fabrikadaki makinelerin tamamının da H. Tekstil’e satıldığını beyan ettiği, bu doğrultuda borçlu şirketle ortakları aynı kişiler olan ve aralarında organik bağ bulunduğu belirli olan dava dışı H.Tekstil Ltd. Şti’ne muvazaalı olarak ticari işletmenin devredildiği dava dilekçesindeki açıklamalardan da aynı ticari işletmenin bilahare davacı şirkete devredildiği, bu durumda, 818 Sayılı eski Borçlar Yasası’nın 179. ve 6098 Sayılı Yeni Borçlar Yasası’nın 202. maddeleri uyarınca bir ticari işletmeyi devralan kimsenin ticari işletmenin borçlarından sorumlu olduğu, bu itibarla mahcuzun davacıya ait
-//-

olduğu varsayılsa dahi, davacının borçtan sorumlu olacağı, davacı tarafın dayandığı diğer belgelerin de, iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın reddi ile istihkaka konu mahcuzun değeri 6.000 TL’nin % 20’si olan 1.200 TL tazminatın davacıdan alınarak davalı alacaklıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı üçüncü kişi vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
İİK’nun 97/13. maddesinde “-Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/11 md.) İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur…“ düzenlemesi yer almaktadır.
Bu tazminat düzenlemesi, takibin ertelenmesi nedeniyle alacaklının alacağına ulaşmasının gecikmesinden doğan zararının tazmininin sağlanması için kabul edilmiştir. Bu durumda tazminat bakımından takibin ertelenmesi kararının bulunması ve bu kararın infaz edilmesi şartı aranır. Zira, icra takibinin ertelenmediği veya ertelenmiş olduğu halde infaz edilmemiş olduğu durumlarda alacaklının alacağına ulaşmasının gecikmesinden bahsedilemez.
Somut olayda mahkemece teminat karşılığı dava konusu makine üzerindeki icra takip işleminin tedbiren durdurulmasına, teminat şartı yerine getirildiğinde bu konuda İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına karar verilmişse de, anılan teminatın yatırıldığına dair yargılama ve takip dosyalarında bilgi ve belge olmadığı gibi takibin fiilen durduğu, başka bir anlatımla durdurma kararının uygulandığı da takip dosyası içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu nedenle somut olayda alacaklı yararına tazminata hükmedilebilmesi için aranan yasal koşulların gerçekleşmediği dikkate alınmadan yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki belirtilen bu yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun ek geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın hüküm fıkrasının 1. bendindeki “Davacının istihkak davası nedeniyle Mahkememizin 20.09.2012 tarihli tensip tutanağının 10 nolu ara kararı gereğince takibin talikine ve tedbiren durdurulmasına karar verildiği ve neticeten davanın reddine karar verildiği ve davalı alacaklının talebinin bulunduğu dolayısıyla davalı alacaklı lehine İİK’nun mad.97/f.13 gereğince yasal tazminat şartları oluştuğu anlaşılmakla İİK’nun mad.97/f.13 gereğince alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken istihkaka konu mahcuzun değeri 6.000 TL’nin % 20’si olan 1.200 TL tazminatın davacıdan alınarak davalı alacaklıya ödenmesine” ibaresinin çıkartılarak yerine “İİK’nun 97/13. maddesindeki yasal koşullar oluşmadığından tazminata hükmedilmesine yer olmadığına“ ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.