Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2014/10947 E. 2014/13958 K. 01.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10947
KARAR NO : 2014/13958
KARAR TARİHİ : 01.07.2014

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı

… ile … aralarındaki dava hakkında Alanya 1. Aile Mahkemesi’nden verilen 18.09.2013 tarih ve 2013/36 Esas sayılı hükmün Daire’nin 06.02.2014 gün ve 1033/1790 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, boşanma dosyasına verdiği dava dilekçesinde tarafların 1995 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazlar üzerinde, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu ileri sürerek mal rejiminin tasfiyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece tensiple, dava konusu taşınmazların devrinin önlenmesi bakımından tapu kayıtları üzerine tedbir konulmasına karar verilmiş, davalı vekili 26.07.2013 tarihli dilekçesinde, taşınmazların toplam değerinin 185.000 TL, tedbire konu taşınmaz değerinin ise 203.625 TL. olduğunu açıklayarak 221 ada 6 parsel, 2121 ada 4 ve 5 parseller üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece, tasfiyeye konu taşınmazların değeri dikkate alınarak dava konusu 221 ada 6 parsel, 2121 ada 4 ve 5 parseller üzerindeki tedbirin kaldırılmasına karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine; Dairece, isabetsizlik bulunmayan hükmün onanmasına karar verilmiştir. Davacı vekili, süresi içerisinde kararın düzeltilmesini istemiştir.
6100 sayılı HMK’nun 391/3. ve 394/5. fıkralarında ihtiyati tedbir ile ilgili olarak mülga 1086 sayılı HUMK’nda yer almayan yeni bir hak arama yolu öngörülmüş ve HMK’nun 341. maddesinde “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar”, HMK’nun 362. maddesinde ise “Temyiz edilemeyen kararlar” başlığı altında yer alan düzenlemelerden sözü edilen kanun yolundan maksadın “istinaf” olduğu hususu açıkça hüküm altına alınmıştır.
Ne var ki, HMK’da öngörülen kanun yollarından istinaf başvurularının inceleneceği merciler olan Bölge Adliye Mahkemeleri’nin henüz kurulmaması nedeniyle HMK’na daha sonra eklenen Geçici 3. maddeyle istinaf hükümlerinin uygulanması Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başlama tarihine kadar ertelenmiş ve bu amaçla birtakım genel geçiş hükümleri öngörülmüştür.
Bilindiği üzere, ihtiyati tedbir, HMK’da “Geçici Hukuki Korumalar” üst başlığı altında taraflar arasındaki ihtilafın çözümüne katkı sağlayan ve asıl yargılamada verilen hükmün gerçekleştirilmesini temin eden ve hakların korunması bağlamında aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin ayrılmaz bir parçası olarak hak arama hürriyeti kapsamında değerlendirilebilecek bir usul hukuku müessesesi olduğunda kuşku yoktur. Temyiz yolu da, açık bir şekilde hatalı veya kanuna aykırı biçimde ortaya çıkmış kararların düzeltilmesini amaçlayan olağan bir kanun yoludur. Bu anlamda temyiz “hukukun hiç uygulanmaması veya yanlış uygulanması” sebebine dayanır. Zira temyiz, hem kararın daha üst seviyedeki bir mahkeme tarafından denetlenmesini sağlaması, hem de şekli bakımdan kesinleşmesini ertelemesi itibariyle tam bir kanun yoludur. Oysa istinaf, yukarıda belirtildiği gibi hukuki denetim yanında yerindelik denetimi yapan bir kanun yoludur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 6.maddesine göre:” Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisini kullanamaz”. Yine Anayasa’nın 142.maddesine göre de: “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi kanunla düzenlenir”. Nitekim bu husus, 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesinde: “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” Şeklinde düzenlenmiştir. Aynı ilkeye Yargıtay’ın“ Mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgilidir; kıyas veya yorum yolu ile genişletilemez” şeklindeki kararında (YİBK.1977/4-4) de yer verilmiştir. Bu bakımdan mahkemelerin görev ve yetkilerinin kıyas ve yorum yoluyla genişletilmesinin olanaklı bulunmamaktadır.
Bu itibarla; HMK’nun 391. ve 394. maddelerinde geçen “kanun yolu” ibaresi ile kastedilenin istinaf yolu olduğu, Geçici 3.madde yollamasının sadece HUMK’nun temyize ilişkin hükümlerini kapsadığı ve ihtiyati tedbire ilişkin kararların nihai nitelikte kararlardan olmadığı, ayrıca bu konuda özel bir düzenlemenin de bulunmadığı gözetildiğinde bu tür kararların temyiz yolu kapsamında incelenebilmesi mümkün değildir. (YİBK. 21.02.2014 tarih 2013/1E.-2014/1 K.)
Talep ihtiyati tedbir kararının kaldırılması kararına ilişkin olup, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 21.02.2014 tarih 2013/1 Esas, 2014/1 Karar sayılı ilamı uyarınca ilk derece mahkemelerince verilen ihtiyati tedbir taleplerinin reddi veya bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilen kararlara karşı temyiz yolunun kapalı olduğuna karar verildiğinden ihtiyati tedbire ilişkin kararların temyizi kabil değildir. O halde; ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin ara kararın Dairece onanması doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin karar düzeltme isteği bu bakımdan yerinde bulunduğundan kabulüyle Dairenin maddi yanılgıya dayalı 06.02.2014 tarih ve 2014/1033-1790 Esas ve Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin ilamının KALDIRILMASINA, davacı vekilinin temyiz talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE ve 49,50 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 01.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.